devam ediyor 3s önce güncellendi
Yarım Kalan Sigara...
@bozkurt.pencesi
Okuma
5
Oy
3
Takip
2
Yorum
0
Bölüm
1
“Ne giyeceksin yarına, ben de sana göre kombin yapayım,” demiştin ya bana…” dedi, sesi çatallı. Başını kaldırıp İklim’in gözlerinin içine baktı. Gözleri doluydu, ama bir o kadar da kararlı.
“Ben… uyanamadığım bir sabah kefen giyersem, bu sorunun yanıtını sana ölümle vermekten o kadar korkuyorum ki…”
İklim’in elleri titredi. Ne dediğini anladığında nefesi daraldı, gözleri doldu. Başını iki yana salladı, fısıltı gibi bir ses çıktı dudaklarından:
“Emir hayır… Hayır… Kıyamazsın bana sen…”
Emir hafifçe gülümsedi, acıyla. Gözünden yaş süzüldü. “Kıyamıyorum zaten, gönlüm… Kıyamıyorum…” dedi. “Ama böyle sessiz sessiz erirken, senin gözlerinin içine baka baka yok olurken… senin de mahvolduğunu görmek… buna dayanamıyorum.”
İklim gözyaşlarına engel olamadı. Elini uzatıp Emir’in ellerini tuttu, sımsıkı.
“Beraber aşacağız bunu Emir… Ne olursa olsun. Sen Emir Kaan Yılmaz’sın. Kurşunlardan dönen, dağlardan sağ çıkan Emir’sin sen… Bir hastalığa mı yenileceksin?”
O an Emir’in çenesi titredi. Yutkundu. Gözlerini kaçırmak istemedi ama bakamıyordu da artık.
“Kanser ikinci evrede, İklim…” dedi, sesi çatlayarak. “İkinci evredeyim…”
“Nasıl ikinci evre Emir?” diye sordu İklim, sesi neredeyse boğuk. Gözleri buğulanmıştı, dudağı titriyordu. “Bu kadar hızlı ilerleyemez ki... Tedavi hani? Görüyorduk birlikte... Sen bana her şey yolunda diyordun...”
Nefesi düzensizleşti, elleri birbirine kenetlendi, omuzları sarsılmaya başladı. Gözlerinden akan yaşlar, kucağına düşüyordu birer birer.
Emir başını eğdi. Bir süre sessiz kaldı. Sonra cebinden buruşturulmuş bir peçete çıkarıp gözlerini sildi, ama utanır gibi yaptı bunu. “Özür dilerim, diyemedim sana…” dedi boğuk bir sesle. “Sen daha iyilerini hak ediyordun. Benimle böyle sürünüyorsün sadece...”
“Emir Kaan, o nasıl söz?! Lütfen... Lütfen böyle konuşma...” dedi İklim, sesi titreyerek. Ayağa kalktı, tekrar onun yanına geçti. Omzuna sarıldı, başını Emir’in omzuna koydu.
Emir başını hafifçe geriye yasladı, gözlerini yumdu. Sessizlik içinde hıçkırıkları bastırmaya çalıştı.
“Özür dilerim İklim...” dedi yeniden. “Ama benimle tükenmene dayanamıyorum... Her sabah seni ararken ‘ya bu son arayışım olursa’ korkusuyla yaşıyorum. Benim canım umrumda olmazdı ama... ama senin canının yanmasına... ben dayanamıyorum artık...”
İklim onun yanağını tuttu, yüzünü çevirdi, gözlerine baktı.
“Ben senden vazgeçemem Emir. Ne olursa olsun. Biz daha birlikte nice sabaha uyanacağız, seninle... Bak bunu senin gözlerinin içine bakarak söylüyorum. Bu hastalık bizi yenemez... Benimle mücadele edersen, yalnız olmadığını unutmazsan... biz bunu yeneriz Emir, benden gizleme artık sağlığını lütfen...”
Emir o an sessiz kaldı. Gözlerinden süzülen yaş, İklim’in eline düştü. Başını eğdi yine. Sonra birden gözlerine baktı; o yorgun, ama içten bakışıyla ve başını ağır ağır salladı...
“Söz veriyorsun değil mi?” dedi İklim, kısık bir sesle.
Emir Kaan başını salladı.
“Söz güzelim..."dedi.