Tek başına büyümüş ailesinden uzakta okuduğu Kara Harp Okulu`ndan sonraki hayatını anlatır Alev Asena Kurt`un. Hakkari`de başladığı görev zamanından sonra hayatını derinden etkileyen şeyler yaşayacak GÖLGE (alev) . Ama bu hikaye hayatı ne kadar değişsede düzeni ne kadar bozulsa da ,çok güzel bir şekilde hikayesi devam edecek Binbaşı Ateş ile..... "Gölge gibi sessiz,çelik gibi güçlü her daim." Bölüm sayısı gözünüzü korkutmasın bölümler kısa. Kitap kapağını tasarlayan Kiri @Kirumu arkadaşıma çok teşekkür ederim.

Herkesin uğruna öldüğü şeyler var onların uğruna öldükleri şey ise vatan…

Elif Savcı arkadaşı ile bar a gitmesi ile olay başlar. Barda Yüzbaşı Onat Kara ile birlikte olur. Birliktelikten hamile kalan savcı 5 ay sonra Hakkari’ye oraya gider. Bakalım neler olucak

Gece, hayat sırrını bilmeden 28 yılını geçirir ve bir gün karşısına biri çıkar... onun gözlerinde yaşam bulur ve lekeliler örgütünün liderliğini yaparken kendisinin bile bilmediği bir sırrı öğrenir. Ve o sır açıklandığında ise, savaşın çıkacağını biliyordur...

Aklında sessiz bir şekilde korkutmadan onu bulmak vardı ama başına yediği darbe ile hayalleri sekteye uğramış ağzından da beklenmedik darbe ile bir inilti kaçmıştı. "Siktir!" Diyerek sesini yükseltti başının arka tarafını tutarak. Elindeki telefon yere düşüp etrafı hafif bir açı ile aydınlatınca arkasını döndü. Tam yüzüne okkalı bir yumruk yiyecekti ki ona gelen darbeyden ince bileği tutarak kurtulmuştu. Ve yerde çarpan cam sesleri. Elinde sımsıkı tuttuğu yarısı kırılmış vazo düşmüştü. "İMDAT,EVİME HIRSIZ BİR SAPIK GİRDİ!" Diye bağıran alarcın ile neye uğradığını şaşırdı. Ensesine değen sıcaklık ile kafasının yarıldığını anlamış bulunmaktaydı. Bakışlarını ona korku ile bakan kızıl saçlı ve yeşil gözlü kadından ayırmadı. Saçları ve yeşil büyük gözleri ufacık ışıkta bile parlıyordu. Bileğini tutan kadın`ın korku ile çırpındığını görünce ona doğru bir adım atıp, "hayır hırsız değilim sakinl-"diyecekti ki bacak arasına gelen tekme ile "KES ŞUNU HIRSIZ DEĞİLİM" diyerek bağırdı. Canı acımıştı, sonuçta vurmulmayacak bir yerdi. Alarcın korku ile gözlerini yumduğunda, sakinleşmek için sabır diledi ve öyle konuşmaya başladı. "YÜZBAŞI KUTAY KURT" diyerek kendini tanıttı. Alarcın duyduğu isim ile gözlerini irice açıp karşısındaki adama baktı ve yutkundu. İşte şimdi bittin kızım alarcın diye geçirdi içinden.

Günlerce gün ışığını arayan babası tarafından asla gün yüzü görmeyen bir kızın hikâyesidir.Kendinden 8 yaş küçük kardeşine bakan Güneş Alkan`ın hikayesidir.

Yiğit ve Esranin 20 yil sonra tekrar karşilaşmasinin hikayesi.

Kıdemli binbaşı Yankı Çelik yada ( yılmaz ) canını ve kanını hiçe sayarak şerefli ve başarılı bir türk askeri olmuştur 19/10/2020 tarihinde özel bir görev için Şanlıurfa`da bir aşiret düyününe giderse ve orda 23 yıldır öldü bildiği ailesi oradaysa Ama yılmaz ailesinin bilmediği bir şey vardı oda oğulları 1 yaşındaki gibi gülüp koşmuyordu yankı arttık o 1 yaşındaki parkta gülüp oynayan çocuk değildi. Yankı arttık şerefli bir türk askeri olmuştu dağdaki teröristleri avlıyordu hiç gülmüyordu Kimse onun en son ne zaman güldüğünü bilmezdi yankı hiçbir zaman gülmedi. Terörisler ve bağzı askerler ona ölüm derlerdi Her kimse ölmeden önce ölümün yüzünü görürdü.

"Birbirini vatanına adamış isimler.Onlar vatanın korkusuz savaşçıları" Oğuz Timine yeni katılan Yüzbaşı Bora Korkmaz ve Yüzbaşı Asel Akgün

O aileler aynı aynı patlamada can verdiler.ama sadece geriye onlar o patlamadan çıkabildi.aileleri aynı patlamada ölen elçin ve Göktuğ,bakalım nasıl tekrar karşılaşacak?

Seven insan beklemeyide bilir Asker yareni...

Küçükken önce annesini kanserden kaybeden kız sonra da depremde ailesini kaybeder. Başkalarının yaralarını sarmak için ise AFAD da gönüllü olarak çalışır ve bir gün yardım etmek için gittiği yerde bir askerle karşılaşır...

" Senden nefret ediyorum" " Benden nefret ettiğin kadar seni seviyorum" 💙🤎 Hava serindi kar yağmaya başlamıştı,kim kimin için canını verirdi orasını bilmiyordu ama kendisi onun için canını vermeye hazırdı. Bir seçim yapması lazımdı. Bu belkide dünyanın en zor seçimi ydi ama seçimi çabuk yapması lazımdı bir sağa dönüyor bir sola dönüyor karar veremiyordu en sonunda gözlerini kapatı ve tetiğe bastı. Ve o tetikteki son kurşundu olan olmuştu artık herşey için çok geçti...

Bazı karşılaşmalar tesadüf değildir… Bazı sırlar sonsuza kadar saklanamaz… Ve bazı aşklar, en zorlu savaşları bile göze aldırır. Lara Karan, tıp fakültesinin son yılında, idealist ve cesur bir doktor. Hayatını insanları kurtarmaya adamış bir kadın. Baran Demir ise disiplinli, otoriter ve kontrolü elinde tutmayı seven bir asker. Emir-komuta zincirinin dışına çıkmaz, kuralların dışına asla adım atmaz. Birbirlerinden tamamen farklı dünyaların insanları gibi görünseler de, ortak bir tanıdık onları bir araya getiriyor. Aralarındaki çekim, kaçınılmaz olduğu kadar tehlikeli de. Çünkü Lara, geçmişi ve yaptığı seçimlerle gizemlerin içinde bir kadın. Baran ise sorgulamaktan vazgeçmeyen bir adam. Ancak bazı gerçekler ne kadar saklanırsa saklansın, günün birinde ortaya çıkmak zorundadır. Ve o gün geldiğinde, hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Gerçekler açığa çıktığında, aşk her şeyin önüne geçebilir mi? Önemli : KiTAP YETİSKİNLER İCİNDİR

Mardin`de öğretmenliğe başlayan Açelya, abisi Turgut şehit olduğu için lojmanda kalmaya hak kazanmıştır. Lojmanın genç Astsubay kıdemli üstçavuşu olan Eymen ve Kartal timi ile tanışır ve olaylar gelişir...

"Vatanın için aşkından da vazgeçer misin Özdemir" Yıllar sonra hiç tanımadığı ailesini görev icabı geldiği şehirde bulan İnci`nin, işi ve ailesi arasında ki ikilemine birde aynı şehirde tanıştığı Üsteğmen Yusuf Asaf Özdemir katılmıştır. İnci`nin kafası iki hayat arasında bölünürken yapacağı seçim ya hayatını tamamen değiştirecek ya da kaldığı yerden devam ettirecektir. Tüm hakları saklıdır.

​"Yakamoz", 23 yaşındaki Hale Yakamoz`un, şehit düşen babasının izini sürmek için Şırnak`ın zorlu topraklarına yaptığı duygusal yolculuğu anlatıyor. Babası, 18 Mart 2011`de bir sınır çatışmasında şehit olmuş ve geride bir mezar bile bırakmamıştır. Bu kayıp, Hale`nin yüreğinde derin bir boşluk yaratmış, onu yıllar boyu içten içe sızlatmıştır.​ İstanbul Üniversitesi`nde matematik öğrencisi olan Hale, annesinin endişelerine rağmen, babasının son görev yaptığı yerlere gitmeye karar verir. Şırnak`ta, babasının en yakın silah arkadaşı olan üst düzey asker Halil Karataş ve ailesiyle tanışır. Karataş ailesinin kızı Begüm, Hale`nin bu zorlu coğrafyada en büyük destekçisi olur. Begüm`ün rehberliğinde, babasının görev yaptığı yerlere adım atan Hale, bu toprakların zorluklarıyla yüzleşirken, aynı zamanda babasının kahramanlıklarını ve fedakârlıklarını daha derinden anlar.​ Bu yolculukta, beklenmedik bir şekilde, babasının görev yaptığı özel timin bir üyesiyle tanışır ve aralarında derin bir bağ oluşur. Hale, bu yeni duygularla birlikte, geçmişin izlerini sürerken, kendi geleceğini de şekillendirmeye başlar. Vatan sevgisi, aile bağları ve beklenmedik bir aşkın iç içe geçtiği bu hikâye, okuyucuyu derinden etkileyecek.

Sert bir rüzgar daha esti kaçamayacağımı anladığım da direnmedim, uçurumun kenarına takıldı bakışlarım. Uzakta duran adam bana doğru yürümeye başladı. Uzun ve yapılıydı, üniformalıydı. Yüzü taktığı kamuflaj badanası yüzünden seçilmiyordu ama gözlerinin rengini uzakta olmasına rağmen seçebiliyordum. Elaydı. Şimdiye kadar göremediğim güneş gibi parlak bir ela. Biraz daha yaklaştı, yaklaştıkça değişiyordu karşımdaki kişi. Bu seferki bana doğru gelen adam babamdı. Üniforması içinde bana gülümsüyordu.Koşmaya başladı. Onun gibi ben de koşmak istedim, yapamadım. Yanıma geldiğinde rüzgârlı, karanlık hava gitmiş, güneş tepeden parlıyordu. Önümde dizlerinin üzerinde yere çöktü. Genzmin yandığını hissettim. Onun karşısında ağlamamak için yutkundum. Yüzümü avuçlarının içine aldı. "Yüzüme bak güzel kızım, kaldır başını." Başımı kaldırıp saçlarımı öptü. Konuşamıyordum dilim mühürlenmiş gibiydi. Konuşmak için kendimi zorladım: "Baba, baba..." Kokusu aynıydı. "Aselim, balım, güzel kokulu kızım." Ellerini yüzümden yavaşça çekip yumruk yaptığım ellerimi açtı elinde ki künyesini avcuma bıraktıktan sonra. Yerden kalkıp uzaklaşırken bana bakıp gülümsedi: "Ona en temiz sevginin sun kızım. O senin yolundaki ışığın olacak,"

Merhaba!Ben beren,kitabımda argo,şiddet,silah,patlama vb gibi şeyler bulunuyor bu tür kitapları sevmeyenler olmuyorsa okumayabilir anlayışınız için teşekkürler!

ölümün bile ayıramayacağı birbirlerine zincirlerle bağlanmış iki kalbin hikayesi Askeri kurgu Tüm hakları saklı

NOT: Eski ismi Gölge Timi Hayatında hiç aşık olmamış,sert,kararlı,azimli,kimseye baş eğmemiş kadın timini bir hain tarafından kaybeder ve kendisi suçlar. İnsanlara olan güvenini kaybeden bu kadın,insanlardan tamamen uzaklaşmak istese de kardeşlerinin kanını yerde bırakmamak için savaş alanını asla terk etmez. Kadın kimseye güvenemese de bunu tek başına başaramayacağının farkındadır. Bu yüzden yeni bir şehire tainini ister. Yeni timinde kimseye bağlanmak ismeyen kadın başına geleceklerden habersizdir. GÖLGE TİMİ onun herşeyi olacaktır.

Mina 18 yaşına kadar yetimhanede büyümüş sonrada kara harp okuluna katılmış ve sonra ansızın gerçek ailesi ortaya çıkar

Babası albay olan defne bir gün babasının yanına askeriyeye gider lakin askeriyeye atılan bir bomba sonucu ortadan kaybolur. Babasının en yakın arkadaşı yani onun amcası ve oğlu kerem defneyi bulmak için çıktıkları bu yolda defne ve kerem birbirlerine aşık olur.

"Bazı yaralar, zamanla iyileşmez… Yalnızca insana, onlarla yaşamayı öğretir." Hayat, küçük yaşlarda acıyı tanımak zorunda bırakırsa, çocuklar büyümeyi çok erken öğrenmek zorunda kalır. İlay Gökçe, bir çocuğun kaldırabileceğinden fazla yükle tanıştı. Annesinin kaybı, ona hayatın sert yönlerini öğretti. Ama bir gün, başkalarına şifa verecek bir doktor olma hayaliyle büyüdü. Şifa bulmaya çalışırken, en büyük yarasının, kendi içinde olduğunu fark etti. Araf Ali, asker disiplininin içinde büyüdü. Zorlu bir dünyada, tek başına güçlü kalmayı öğrendi. Ama kayıpları, ruhunun derinliklerinde hep bir boşluk bıraktı. Ne kadar büyüse de, içindeki eksiklik hep var kaldı. Çocukluklarında yolları kesişen İlay ve Araf, birbirlerinin acılarına tanıklık etti. İkisi de hayatın en zor sınavlarıyla karşılaştı, ama aynı zamanda birbirlerine birer yoldaş oldular. Zamanla yolları ayrıldı. Fakat geçmişin izleri, onlara yeniden bir araya gelme şansı tanıyacak mı? Yoksa, kaybolan her şey geri dönmeyecek kadar uzak mı? "Ayrılıklar, bir son değil, belki de yeni bir başlangıcın ilk adımıdır." Zaman her şeyi değiştirir. İnsanları, duyguları, yerleri… Ama bazı bağlar, zamanla derinleşir. Kaybettiklerimiz bizden asla tam olarak uzaklaşmaz. Bu hikaye, kayıpların, acıların ve yeniden buluşmanın öyküsüdür. İlay ve Araf’ın hikayesi, büyümek, kaybetmek ve yeniden bulmak üzerine… Gerçek bağların zamanla nasıl kök saldığı ve her ayrılığın ardından büyüyen bir sevdanın nasıl var olduğu üzerine unutulmaz bir yolculuk. Bazı hikayeler sadece sabırla yazılır. Bazı kayıplar ise, hayatın en derin sırlarını açığa çıkarır. 〰🦋

Can bir anda bize doğru döndü ve bağırarak, “Eğer buradan kurtulursak Kara Halp’e gidip hayallerimi gerçekleştireceğim!” dedi. “Ben de gerçekleştireceğim, kan kaybından ölmezsem,” dedim, omzumu tutarken. Eyüp, bıkkın bir şekilde baktı. “Kurtulacağız! Hepimiz hayallerimizi gerçekleştireceğiz. Şimdi önemli bir şey soruyorum: BENİMLE MİSİNİZ?” dedi, gaza getirecek bir şekilde. Arabanın arkasında çatışan Eyüp’e baktım. Yüzümde bir gülümseme belirdi. “Ben sizinleyim. Her zaman da sizinle olacağım,” dedim, ağlamaklı bir tonla. Can da bağırarak, “Sizinleyim lan! Ölene kadar, geberene kadar sizinleyim!” dedi. Yağız’a dönmüştüm; bana bakıyordu, “Ne yapacağız?” der gibi. “Sizinleyim ama eğer daha fazla oyalanırsak Doğa bizimle olmayacak,” dedi, sinirle. “Geliyorlar,” dedi Can ve o şokla bir kurşun sesi duyuldu… Peki siz bizimlemisiniz?