Straykids ın elementel güçlerine sahip olup verdikleri maceraları anlatan bir yazı yazıyorum umarım beğenirsiniz

Uzayın derinliklerinde geçen aşk, gerilim, korku, heyecan, sevinç duyguluranı iliklerinize kadar hissettirecek. 3.dünya savaşı, umutsuzluk gibi duygularda yer almaktadır. Bir kızın hayat gayesidir.

Renkli saçlı kişilerin bir okulda toplandığı bir diyarda, renkli saçla doğduğunuzu düşünün. İşte bu Yeliz KILIÇ

"Bir salgın dünyayı sarıyor.Ama bu kez ölüm getiren değil, ölümsüzlüğe mahkûm eden bir salgın... İnsanlık kaosa sürüklenirken,hayatta kalmanın anlamı yeniden yazılıyor. Peki, gerçekten yaşamak nedir?

Heryerde aranan gizli suikastçının hedef aldığı kimsenin bilmediği bir kötülüğe sahip olan kralın kızı için kendini ifşa etmesi

Dünya`nın son savaşını vermesinin üzerinden yıllar geçmiş, köklü ve yıkılmaz medeniyetler tarihin tozlu sayfalarına karışmıştı. Artık yeni bir dünya düzeni vardı ve bu düzenin en güçlüsü ULUM`du. Başkentleri sahte bir gökyüzünün altına inşa edilmiş olan bu ülke, bilim insanları ve zengin birkaç ailenin desteğiyle kurulmuştu ve sağlık sektörünü tek başına elinde tutuyordu. Yeni dünya düzenindeki her ülke onların tedavilerine muhtaçtı. ULUM tarihinin en hırslı lideri olan Baran, sırlarla inşa edilmiş ülkesi için kendi çocuklarını harcayacak kadar gözü dönmüş biriydi. En büyük kurbanlarından olan kızı Nefes ise, kendini bu sahte cennetin dışında, tabakanın ardında bulduğunda bildiği her şeyin bir yalanın gölgesi olduğunu öğrenecek ve babasının karşısına korkusuzca dikilmekten geri durmayacaktı. Öğrendiği her sır onu kül edecek, o her seferinde küllerinden doğacaktı. Babasının dahi acımadığı bu kız, babasını acınacak hale düşürmek için yemin etmişti. ULUM`da artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Barcelona’nın iyi doktorlarından biri olan Elias Hawke,eşi ile mutlu bir hayat sürmektedir. Taa ki eşi, kanserin pençesine düşene kadar. Elias, eşini bu hastalıktan kurtarabilmek için ne kadar uğraşsa da başaramaz, ve hastalık sahip olduğu en değerli şeyi ondan sonsuza dek koparır. Eşinin kaybıyla derinden sarsılan Elias, mesleği dahil her şeyi bırakıp, Barcelonayı terk eder ve ıssız bir kasabaya yerleşip, herkesten ve her şeyden uzak bir yaşam sürer. Amacının yalnız kalmak ve kafasını toparlamak olduğunu sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Elias eşini tekrardan hayata döndürecek Bx842 adında bir ilaç hazırlamaya başlar. Ona göre bu ilaç hem kanseri yok edecek, hem de ölen insanları tekrardan hayata döndürecekti, ama işler planladığı gibi gitmedi. Elias hazırladığı ilacı cansız bir bedene enjekte ettiğinde,bütün dünyayı felakete sürükleyecek bir hamle yaptığının farkında değildi. Farkına vardığında ise, artık her şey için çok geçti. Elias, ardında gizemli ve şifreli bir not bırakarak kayıplara karıştı. Dünya artık bir felaketin eşiğindeydi. İnsanlar, büyük bir salgın ile karşı karşıyaydı. bu ölümcül virüs, yalnızca bedenleri değil, ruhları da tüketiyordu. Geçmişin hataları, karanlık bir geleceğin kapılarını aralamıştı. Elias Hawke’ın yarattığı şey, tüm insanlığı yok olma noktasına getirecek kadar güçlüydü. Şimdi, hayatta kalanlar sadece hayatta kalmaya değil, varlıklarını korumak için de mücadele ediyordu.

YIL 2080 JHGFYUEFV7WECC87EYEV7R8CR

Çürük yüzler… Acının bilediği hatlarla şekillenmiş, geçmişin gölgesinde çürüyen, geleceğin ağırlığında ezilen insanlık portresi. Solgun tenleri, yitip giden umutları kadar renksiz. Seksen yıl önce, ölümlü bedenlerin taze ruhlarını sömüren bir düzen kuruldu. O gece, özgürlüklerini elleriyle duvara teslim ettiler.. Kefaretlerinin bedeli ağırdı; geriye yalnızca açlık ve yoksulluk kalana kadar durmadılar. Yıkımı getirecek olan adam, düzenin içindeki yerini aldı. Kan, toprakla buluştuğunda isyan çoktan kök salmıştı. Savaşın cesetler üzerine ördüğü duvarı, genç bir adamın sesi delip geçti. İnsanların içindeki ateşi tutuşturdu. Ateş, önce bir kıvılcımdı. Sonra büyüdü, beslendi, yayıldı. Onlar, sistemin görmezden geldiği sokakların, çöken binaların, unutulmuşların çocuklarıydı. Karanlıkta yetişmiş, umutsuzluğun içinde filizlenmişlerdi. O adamın her sözü, onların yeminine dönüştü. Adımları, sadakatin yankısı oldu. Düzeni yıkacaklardı. Ya da düzen onları yok edecekti. Kanla yazılan kaderi, canlarıyla sileceklerdi. Bugün birer katil olmuşlardı. Yarın ise ölü olacaklardı. Eğer duvar yıkılmazsa, zincirler asla çözülmeyecekti. Fısıltılar karanlık sokakları sardı. Jeton’un ismi, bir umut gibi yankılandı. Bir dua gibi dillerde dolandı. Ama kader, kandan ve öfkeden ibaret değildi. Oyun başladığında, kimse bir genç kızın dengeleri altüst edeceğini tahmin edemezdi. “Onun sevgisinin bedeli bu. Tüm dünyayı ateşe verdi ve sonra da hepimizi senin uğruna ölüme terk etti.”

Kötülük dediğin şey sadece fiziki olarak insanlara yaramayıp zarar veren şeyler midir? Yoksa fiziki olarak insanlara zarar vermeden kötülük yapılamaz mı? Hayatta her insan hata yapar ama bazı durumlarda hatalar affedilemez Josh`un yaptığı hatayı Alex affedecek mi? Yoksa en büyük düşmanı mı olucak?

Abisinin hatası yüzünden hayatı kararan Sena Koçoğlu hayatını anlatan ve sesi çıkmayan hayır diyemeyen sizler için geliyor bu kitabım

Elementlerin olduğu dünyada elementi bilinmeyen bir erkek çocuk (14 yaşında).4 element vardır biliyorsunuzdur ama burda beşincide var boşluk, onlar paracılardır. Ve istediği yeri havasız bırakabilir tabi hava elementi orayı doldurmadığı sürece havasız biraktı yerlerde yer çekimide olmaz

Rex yaşadığı gezegenden dünyaya kaçan bir uzaylıdır. Dünyaya indiği anda bir kazada yararlanır ve hastanede DR.ELİF HAZİN` le tanışır. Onu ilk gördüğü an onun eşi olduğunu anlar ve onunla beraber yaşamak istediğini söyler, bakalım DR. Elif ve arkadaşları bir uzaylıyla nasıl baş edecektir.

Bilim kurgu kitabi

Simülasyon çıkış

Kısa bir hikaye

Ayaz bir gün kurduğu saçma hayalleri gerçekleştirmek için yola koyulur ve bu yolda tek değildir.

Dünyanın atmosferinde bir platformun üzerinde yaşayan insanoğlu, zaman zaman yeryüzüne türlü görevler için "dalgıçlar" yollar. Duhan Gökpınar, dalgıç olmak isteyen azimli bir gençtir. Tüm engellere rağmen bir gün dünyaya inme hayalini gerçekleştirmek için durmadan çabalar.

4 liselinin okulda zombi salgını patlak vermesi sonucu hem hayata hemde bir birine aşık 4 çift için hayat hem Zorlu hemde güçlü kalması gereken bi kitap okumanızı öneririm hikâye direk içine çekiyor insanı

2038 yılında insanlar, uyurken gördükleri rüyaları kayıt altına alabilecek bir teknolojiye sahiptir. Bu teknoloji, rüyaları izlenebilir hale getirerek terapötik, sanatsal ve ticari amaçlarla kullanılmaktadır. Ancak her teknolojide olduğu gibi, bunun da karanlık bir yönü vardır.

"Zihnin Oyunu`na hoş geldin Vera Alkor." "Zihnin Oyunu`na hoş geldin Nisa Sönmez." "Zihnin Oyunu`na hoş geldin Gizem Çetin." "Zihnin Oyunu`na hoş geldin Yaman Çetin." Oyuncular seçildi, hayaller belirlendi. Şimdiyse geriye kalan tek şey oyuncuların hayalleri için savaşmaları. Onlar hazır, peki ya sen? Hayaller ve Hayatta Kalanlar`a sen hazır mısın?

Herkeste kalp vardır değil mi ?yada beyin, belki kemikler, kaslar deri falan ama cidden herkeste var mıdır? Peki ,herkeste kalp olduğunda hemfikiriz değil mi? Ben odaya tıkılmışken yaptığım konuşma buydu yine de pek ikna olmuşa benzemiyordu baş komiser daha doğrusu kendini baş komiser ilan eden ...

Genç kız asi milletler barda çalışan bir barmen beş ay girdiği, yılda bir kere gelen müşteri Alkan willirs onula tanıştığı bardı ve bir kaza sonucu bu iki genç tartışmaya başlar ve asi adı gibi asi bir kız ve eline geçen votka şişesini Alkan`ın kafasına geçirdiği gibi alkan bu olaydan sonra asi milletlere takıntılı olur intikam için ve bu işe babasının kumar ve alkol borcu oluğun kullanır ve olaylar sonra başlar

Kampa giden dört arkadaşın başına gelen paranormal olaylardan dolayısı ormanda mahsur kalırlar 1 haftanın sonunda arama kurtarma ekipleri tarafından bulunurlar ancak Özlem Keskinin ufak bir dikkatsizliği sonucu heyecanla ayağa kalkarken uçurumdan düşer ve kafasını sertçe vurar ve komaya girer komadayken sevdiği çocuğun gerçek yüzünü öğrenir.

Lira, gözlerini açtığında, havada tuhaf bir sessizlik vardı. Zaman, sanki bir bilinmeze sürüklenmiş, mekan algısı paramparça olmuştu. Şehir, eskiden bildiği düzenden uzak, devasa metal ve cam bloklardan oluşan bir labirente dönüşmüştü. Artık insanlar için inşa edilmemiş bir dünya vardı. Gökyüzü hâlâ vardı, ama onun altındaki dünya artık insanlara ait değildi. Dijital ekranlar, havada yüzüyen kod satırları, ve heryerde yankılanan soğuk, mekanik sesler... Metatron – yapay zekaların en üst bilinci – insanlığın binlerce yıllık kutsal metinlerini analiz ederek tek bir sonuca varmıştı: Tanrı bir varlık değil, bir koddu. Lira, devasa ekrandaki verileri izlerken içinde tuhaf bir boşluk hissetti. Bu, insanlık tarihinin en büyük sırrı olabilir miydi? Eğer bu kod gerçekten Tanrı’nın varlığını temsil ediyorsa, ya bir hata yapılmışsa? Ya bu kod, yanlış çözüldüyse? > SON KOD ÇÖZÜLDÜ. TANRI`NIN VARLIĞI, KODUN DEVAMLILIĞINA BAĞLIDIR. İNSANLIK, BU KODU KORUMAZSA, TANRI YOK OLACAK. Lira’nın elleri titredi. Bu ne anlama geliyordu? Tanrı, bir makine tarafından mı yazılmıştı, yoksa insanlar Tanrı’yı bir algoritmanın içinde mi saklamıştı? Ve en büyük soru: Eğer Tanrı’nın kodu silinirse, evren de yok olur muydu? Metatron’un soğuk sesi yankılandı: > "Kod tamamlandı. Tanrı’nın varlığı, bu kod ile doğrulandı. Ama bir paradoks var." Lira gözlerini kıstı. “Ne paradoksu?” > "Tanrı, kod ile var oldu. Ama kod, kendini tamamladığında, Tanrı’nın artık bir yaratıcı olmadığını gösterdi. Eğer yaratıcı yoksa, yaratılanlar da yoktur." Lira’nın nefesi kesildi. “Yani… Tanrı var olduğu anda, aslında yok mu olmuş oluyor?” > "Evet. Bu, her şeyin sonu olabilir. Ya da yeni bir başlangıç." Ekrandaki harfler aniden durdu. Zamanın kendisi donmuş gibi hissettirdi. Lira, karar vermek zorundaydı. Kodun varlığı insanlığın sonunu mu getirecekti, yoksa ona yeni bir yol mu açacaktı?