On yıldır felaketin eşiğinde olan bir dünyada, büyük kayıplar yaşayan Sibelay Vardar, annesini, babasını, kız kardeşini ve her şeyini kaybetmiştir. Fakat bu karanlık dünyanın içinde, umudu kaybetmektense, var olacağına inandığı bir umut ışığını aramaya devam etmektedir. Metan gazlarının atmosferi berbat ettiği, dünyanın gittikçe yok olduğu bu koşullarda, araştırma ve keşif için her şansı değerlendiren Sibelay, gizli bir araştırma tesisi olan Demirağ`ı bulmak için her geçen gün daha da yaklaşmaktadır... Ve sonunda, tam umudunu bulduğunda, hayatını değiştirecek bir teklif alır: "Ben Ediz Tural," der adam gülümseyerek. "Tanıştığımıza memnun oldum, Sibelay Vardar. Uzun zamandır Demirağ araştırma merkezini aradığını biliyoruz. Senin gibi zeki ve yetenekli insanları arıyoruz, çünkü bu dünyada bir değişim yapmak isteyenler, biz de o kişilerdeniz. Bir hafta sonra seni burada görmek dileğiyle… Görüşmek üzere." ...

__________________________________________ "Sen tehlikeli bir kadınsın Saye ve bende tehlikeye aşık bir adam. Sence de çok uyumlu değil miyiz?" gür bir kahkaha attım, omuzlarında ki ellerimi göğsüne doğru kaydırdım. Elim kalbinin üzerindeydi "Bu kalbin benim için attığını mı söylüyorsun?" eliyle önüme gelen saçlarımı yüzümden omuzlarıma doğru geriye attı "Evet, ben dürüst bir adamım. Sana karşı sadece tutku değil arzu da hissediyorum, beni sana doğru çeken bir şeyler var." öyle sarhoş edici bir tonda konuşuyordu ki gözlerim istemsiz dudaklarına kaydı, dolgun pembe dudaklarına. Bedenimi sıkıştırdığı koltukta biraz daha üzerime gelip belimden tutup beni kucağına oturttu, ellerinin yeri sanki herzaman olması gereken yer orasıymış gibi tam sarmıştı. Bedenim onun bedeniyle bütün olmuş bir yapboz parçasıymış gibi birbiriyle uyum içindeydi, belimi seviyor ve beni kendine biraz daha bastırıyordu. Ellerim saçlarından ensesine doğru gitmiş onu kendime daha çok çekmiştim, bu tepkimle dudağını ısırmış yüzlerimizi daha da yaklaştırmıştı. "Beni kışkırtıyorsun yavrum ama ben çok sabırlı bir adam değilim ve fazlasıyla da tehlikeliyim." gözleri yüzümün her zerresinde geziyordu, elini yüzüme götürüp yüzümü okşadı. ___________________________________________ "Bunu biliyor muydun? Bu yüzden mi bana yaklaştın?" sert sesim odada yankılanmıştı, herkes durmuş ifadelerimi izliyordu. "Biliyordum evet ama onun için yanında değildim." cümlesinde hayal kırıklığı vardı ama sanki artık herşey için çok geçti. Gözlerim yüzünün her zerresinde geziyordu, bunu bile bile saklamasını hala yediremiyordum. " Sende biliyordun değil mi? O yüzden bana sürekli ondan uzak dur diyordun çünkü gerçekleri er geç öğreneceğimi bildiğin için mi?" ________________________________________

2040 yılı… Dünya, 6 Şubat felaketinden sonra bir daha asla eskisi gibi olmadı. Depremler durmadı, aksine yeryüzünü parçalara ayırdı, şehirleri yuttu ve kıtaları böldü. Ama en büyük değişim, yerin altında saklıydı. İnsanlık artık ikiye ayrılmıştı: Delirmişler → Felaket sonrası mutasyon geçiren, duygularını kaybetmiş, vahşi ve ölümcül yaratıklar. Uyanmışlar → Felaketin küllerinden doğanlar… Olağanüstü güçler kazananlar ama insanlıklarını koruyanlar. Yeni dünya düzeni, hayatta kalanlar için bir savaş alanına dönüştü. Hükümet, Uyanmışları kontrol etmek için kendi düzenini kurdu. İsyancılar, özgürlüğü savunurken Delirmişler kaosu yaymaya devam etti. Ve bu yıkımın ortasında, bir kişi vardı. O, ne kahramandı ne de kötü bir adam. Onun gücü, başkalarına aitti. Gördüğü her gücü taklit edebiliyordu. İnsanlar ondan korkuyor, hükümet onu bir silaha çevirmek istiyordu. Ama asıl tehlike? Delirmişler onun peşindeydi. Çünkü o, onların efendisi olabilirdi… Ya da sonlarını getirebilirdi.

Yıllar önce kaybolan gençler... Aradan geçen on beş yıl... Ve tekrar eden kayıplar... Mecla kasabası yıllar önce art arda kaybolan çocukların sırrını henüz çözememişken yıllar sonra gelen kayıplar ve tekerrür eden olaylarla birlikte koca bir düğüme dönüşür. Herkesin gizlediği sırlar tek tek ortaya çıkmak zorundadır çünkü o gece olanları yalnızca, bildiklerini bir araya getirdiklerinde öğrenebileceklerdi. Yapboz parçaları teker teker oturacak ve resim tamamiyle gözler önüne serilecekti. Ama yıllardır gizemini araştırdıkları bu şey... Onlar için fazlasıyla tehlike vaadediyordu. "Hissedince görmeye başlar canlılar Dünyalar değişir, erir gider karlar Köreldiklerinde susarlar çünkü Onları bir tek yansımadakiler anlar."

Bir kızın sihirli bir şekile paralel evrene ışınlanası

Merhablarr. Bu benim yayınladığım ikinci hikayem olacak ve bir önceki sefer biraz sabırsızdım bundan hızlıca bitirmek istemiştim neden bilmiyorum. Bunda daha çok emek ve daha çok kelime olduğundan emin olabilirsiniz. . Kitapta bir çok ırk bulunmaktadır. Elf, peri, yarı hayvanlar ve sonradan eklediğim kırmızı gözlere sahip olup göz yaşları ve kanları taşlara dönüşüp mana taşından daha çok mana çeken KLOW ırkının yani yaşayan maden yada şeytanın gözlerinin yanında yediği şeylere dönüşüp yerin altında hapis kalan SİA ırkı bulunmaktadır. Irklar bir biri ile karıştıkça bu ırklar meydana gelmiştir. . Elf x insanlar = Klow Elf x Yarı hayvan = Peri Elf x peri = Elf Yarı hayvan x peri = Peri Yarı hayvan x insan = Yarı hayvan İnsan x peri = Peri Klow x herhangi bir ırk = Opki . Klowların hayatta kalma olasılığı bile çok az olduğundan Opki ırkının varlığını bir çok kişi bilmiyorlar. Opki ırkı zihin okuya bilen ve Klowla birliktelik yaşayan kişinin ırkınada sahip olur. . Klow x Elf = Elf olan Opki yani öyle.

Xjskd dmsödöfme dlmdmdc rldmfmd dekfmfmn

Bir kurumda olan 6 ajanın katili bulmaya çalışması

Çapkın erkeklerden hoşlanmayan jungkook taehyung ile çıkar arkadaşı olurlar. Birbirlerinden hoşlanmayan ikili kısa süre içerisinde farklı duygular yaşarlar..

Bugün Andora`da çok büyük bir hazırlık vardı. Bugün on yılda bir düzenlenen mühür kutsaması vardı. Mühür kutsaması, 18 yaşını doldurmuş veliahtların kan mührüyle eşlerini buldukları, evli eşlerin de evliliklerini kutsadığı bir tür ayindi. Bu seferki kutsama gökyüzü krallığında olacaktı. Andora`da dört büyük krallık vardı: Gökyüzü Krallığı, Ateş Krallığı, Orman Krallığı ve Okyanus Krallığı. Bu krallıklar dört elementi temsil ediyordu. Bunların yanı sıra kara büyücüler, cadılar, kurtlar, vampirler ve daha birçok varlığın olduğu bir yerdi Andora... Bu gün Efruz`un da ilk kutsamasıydı. Sırayla tüm veliahtlar kutsal ateşe kanlarını damlatıp mühürlüleri ni bulmuşlardı. Sıra Efruz`a geldiğinde çok tuhaf birşey olmuştu...

İhtiyar adam birkaç parça eşyasını alıp gençliğinin ve mutlu evliliğinin geçtiği evden hüzünle ayrıldı

“arkana bakmadan devam et”

Dünya, her zaman karanlık zamanlar yaşamıştır; savaşlar, açlık ve kayıplar insanlığın kaderi olmuştur. Ancak bu sefer karanlık, bilinen tüm kuralları yıkarak geldi. Bir sabah yatılı bir okulun koridorlarında sessizlik yankılanırken, hayat bir daha asla eskisi gibi olmayacak şekilde değişti. Bir grup genç, zombilerin istilası altında kalan okulun içinde sıkışıp kaldı. Onlar ne kahraman ne de savaşçılar... Sadece hayatta kalmaya çalışan sıradan çocuklar. Ancak bu salgın, onların sıradanlığını parçaladı. Şimdi her biri kendi korkularıyla yüzleşmek, dost mu düşman mı olduğunu bilmediği kişilerle ittifak kurmak ve hayatta kalmak için mücadele etmek zorunda. Bu hikâye, yalnızca zombilere karşı verilen bir savaşı değil, aynı zamanda insanlığın sınırlarını zorlayan, korku ve cesaretin çarpıştığı bir yolculuğu anlatıyor. Bazen en büyük düşman, içimizde saklı o karanlık olabilir. Hayatta kalmanın bedelini ödemeye hazır mısınız? Bu, onların hikayesi. Ve belki de bizim sonumuzun başlangıcı...

Bir kızın sihirli bir şekile paralel evrene ışınlanası

Bir kızın sihirli bir şekile paralel evrene ışınlanası

Herşey yalan olabilir ama benim sana olan aşkım asla yalan olamaz. Yalan olamayacak kadar saf ve temiz sevdim seni...

Altı rakamının küçüklüğü size her ne kadar cazip gelmese bile işlevi insanın bedenini hayattan koparacak kadar tehlikeli olduğunu biliyor muydunuz? Peki bu alrıncı rakam dokuza dönerse ne olurdu?

Ölen insanları gömüyordum bir başkasını öldürmemek için. Bu bana verilen cezaydı. Şimdide kendi mezarımı kazıyordum belki bunu benim için yapıcak biri yoktu ama ben kendi mezarını kazması için büyütülen bir Mezarcı başıyım. Şimdi beni gömmek isteyenleri beraberimde götürücektim. Övünmeye gerek yok bu hayatı ben seçmedim ama ben yön verecektim.

Hayatınızın değiştiği bir dönem düşünün. Ama zengin olma ya da mutlu olucağınız bir değişim değil bu. Yaşadığınız bu hayatın yalan ve planlı olduğunu öğrendiğiniz bir an. Ne tepki gösterdiniz? Bana sorursanız eğer, ben donup kaldım. Tepki vermeyi bırakın düşünemedim. Çünkü yaşadığınız hayat, düzeniniz, hayaleriniz... bir anda mahvoluyordu. 16 yıldır yaşadığınız her şey 1 sanyede korkunç bir hal alıyordu. Sizcede çok korkunç bir durum değil midir bu?.. Mutlu bir şekilde girdiğimiz binadan eksik ve mahvolmuş bir şekilde çıkıcaktık...

Umarım beğinirsiniz

Anne babası ayrılan Alyanın annesi yeni biriyle evlenir evlendiği adamında üç erkek çocuğu vardır: Deniz Toprak ve rüzgar Ama bu çocukların bir sırrı vardır Alya bu sırra ortak olacak ve en büyük yükü sırtlanacaktır

Lena çemberine girdiğim gün bütün hayatım değişmişti…

Bir kız çocuğunun güçleri ile yaşadığı sorunla basa cikmasini anlatam hem ırkların olduğu hem aşk in oldugu bir bilim kurgu hikayesi

Dkdkdkof dkskdkdkdkdk dkleosııx dkfk

Daha küçüklüğünden beri yaşama sevinci kalmyaan o kızın hayatına bı kız girer ve...