"Yani biz birbirimizi iyileştirdiğimiz için bu mavilikler, soğukluk... Bu hissettiğim garip şey... Öyle mi?" Ilgaz da benim gibi ayağa kalkmış, hafifçe bana yaklaşmıştı. Gözleri hüzünle parlıyorlardı. "Sana bütün bunları kanıtlayabilirim." dedi adımları bana yaklaşmaya devam ederken. Kollarını iki yana açmış, kendini bana anlatmaya çalışıyordu. Gözlerindeki yaşlar ona inanmam için önümde diz çökmüşlerdi. "Bizim gibi onlarca insan var aurora."

Soğuk savaş döneminde yaşayan Doktor Clay büyük deneyler üzerinde çalışmaktadır.Sovyetler Birliği`nide yanına alarak ölümsüzlük ve radyoaktif enerjiler üzerinde deneyler yapan Doktor Clay Sovyetler Birliği`nin yıkılışı ile öldürülür.Fakat ABD bu kadar ilerlemiş deneylerin boşa gitmesini istemez.Doktor Clay`e Sovyetler Birliği tarafından verilen Pasifik Okyanusunun ücra köşelerinden birinde bulunan ada ABD`nin hoşuna gider.Adada bulunan aşırı radyasyon normal askerlerin adaya gitmesini engellesede gerekli kıyafetler kullanıldığında sorun çıkmamaktadır.ABD müebbet hapis yada idam cezasına çarptırılmış olan altı yüz mahkumu adaya gönderir ve insan haklarını tamamen ihlal eden Deney M.N.G başlar.Mahkumlar tamamen çıplak olarak getirildikleri bu adadan sağ şekilde kaçabilirlerse tüm cezaları affedilecektir.

Rüya;hayal,ıssız ada,herşey,hayat... İşte gerçek bir rüya burada! Bu kitap,rüya yı anlatıyor...

Yıllardır kayıp olan tüm doğa üstülerin kraliçesi zamanla ne olduğunu öğreniyor. Önce efsanevi melez olduğunu sonra tanrı melezi olduğunu en sonunda ise ejderlerin kraliçesi olduğunu orda kaldığı zaman yaptığı araştırmalarla tüm doğaüstülerin kraliçesi olduğunu öğreniyor.

++Yukarıya doğru bakarken acıyı derinlerine kadar hissediyordu. Garip bir his içerisindeydi uyanmak bu kadar acı vermemeliydi. Rüya da böyle fiziksel acı var mıydı ki? Farkındalığa uyanmıyordu sonuçta onun acısı bir başkaydı. Rüyadan çıkmak istemesi de bir farkındalıktı belki de ya da rüya da olduğunu bilmesi. Yavaş yavaş gözlerini kapatırken atladığı balkonda son olarak sadece uzun kıvırcık saçlar gördü. -Uykuya dalan Elizya`nin gözünü başka bir zamanda açması ile başlayan aksiyon dolu kovalamacaları, manipülasyon savaşları, tutku dolu bir sevgi, yaratıklar ve acımasız insanoğlu, deneyler ve harap olmuş karakterler; -Duygularını birkaç insan sayesinde açığa çıkan yeni bir Elizya, -Güçlü gri canavar -Kıvırcık

Zaman. Her olay zamanında olmalıydı. Ama bazı olaylar zamansız bir anda - hiç ummadığınız bir anda - gelirdi başınıza. Bilmiyorum belki de zamanında kabul etmeseydim bir şeyleri bu durumda olmazdım. Fizikçiler , zamanı geçmişten günümüze geleceğin ilerleyişi olarak tanımlar. Temel olarak bir değişme yoksa zamanda yoktur. Ve ben sizlere değişimin en kralını yaşadığımı söyleyebilirim ya da kraliçe mi demeliyim (: Evet , işte bu benim hikayem ve hepiniz zamansızlığa hoş geldiniz. PİKATRES adlı ilk ve tek kitaptır. Tamamen kendi hayal ürünümdür. (Ç)alınması ve çoğaltılması durumunda gerekli işlemlere başvurulacaktır.

Zihin Savaşçıları – Gerçek Düşman Görünmez Olandır! Bir sabah uyanıyorsun… Sokaklar bomboş. Kuşlar bile susmuş. Havada garip bir ağırlık var. Ve sonra onları görüyorsun. Yüzleri maskeli, zombi gibi dolaşan yaratıklar... İnsanlara benziyorlar ama insan değiller. Onlar başka bir boyuttan gelen istilacılar! Zihinleriyle her şeyi kontrol edebiliyorlar—sen hariç! Ama yalnız değilsin. Senin gibi fark eden başkaları da var. Üç genç, bu işgalcilere karşı koyabilecek bir şey keşfediyor: Kendi kanlarından yapılan bir ilaç! Bu ilaç, insanları onların kontrolünden tamamen koruyabiliyor. Ama bu savaşı kazanmak kolay değil. Siyah giyimli adam ve ordusu peşinizde. Sizi durdurmak için her şeyi yapacaklar. Çünkü bu sırrı öğrenen her insan, onların sonunu getirebilir! Peki, sen hangi tarafta olacaksın? Kaçmak mı, savaşmak mı? Gerçek savaş, zihinlerde kazanılır!

Bir gün uyanınca tüm dünyamın altüst olmasını beklemiyordum. Ben Leyla kim ve ne olduğumu ya da ne uğruna var olduğumu bilmiyordum. Bana verilen gücün bu kadar ağır olmasını ise hiç beklemiyordum.

--- Gölgelerin Fısıltısı Her hükümetin bir gölgesi vardır. Ve bazen bu gölge, gerçek yöneticidir. Güçlü bir mafya lideri… Soğukkanlı, acımasız ama sevdiği kadına karşı bambaşka biri. Zeki ve hırslı bir avukat… Hükümetin güvenini kazanmış ama farkında olmadan büyük bir savaşın içine sürüklenmiş. O, hukukun içinde, o ise hukukun çok ötesinde. Ancak yolları kesiştiğinde, sadece birbirlerine değil, kaderlerine de mühürlenecekler. Fakat gerçek tehlike, onları bir araya getiren gölgelerin arasında gizli. Hükümet, rakip mafya ve geçmişin derin izleri… Sevgi ve sadakat, güç ve ihanetle sınanırken… Gölgelerin fısıltıları, gerçeği fısıldayacak mı, yoksa her şeyi yutacak mı?

Bir gün,dünya bir felaketle karşı karşıya kalır ve insanlar artık ölümsüz olurlar. Genç bir kız,ölümsüzlükle ve zamanda geriye gitmeyle birlikte kaybettiği insanları geri getirme fırsatını bulur. Ancak,bu fırsat ona hem aşkı hem de büyük bir tehlikeyi getirir.

Teknolojinin hayatın her alanını kontrol ettiği bir çağda, yenilikçi bir şirket büyük bir devrimin eşiğinde. Ancak her büyük gücün karşısında onu yok etmek isteyenler de vardır. Güvenin ve ihanetin iç içe geçtiği bu dünyada, zekâ ve cesaret her şeyden daha önemli. Kim dost, kim düşman? Kimin gerçek niyetleri bilinmez? Bu hikâyede, gelecek yalnızca gücü elinde tutanların değil, onu yönetmeyi bilenlerin olacak. Ama bir soru her zaman akıllarda: Geleceği kim şekillendirecek?

Uzayın derinliklerinde, bilmediğimiz gezegenlerin ve evrenin sırlarının peşine düşen bir grup astronot, insanlık tarihinin en önemli seçimlerinden birini yapmak zorunda kalır. “Xylon-7: Gücün Mirası,” hayatta kalma, güç, keşif ve ahlaki sorumluluk temalarını derinlemesine işleyen bir bilim kurgu gerilim romanıdır. Ekip, uzak bir gezegen olan Xylon-7’ye gönderilen bir keşif görevindedir. Ancak keşfettikleri şey, insanlık için hiç beklenmedik sonuçlar doğuracaktır. Xylon-7’nin yer altındaki yapısının merkezinde, eski bir uygarlığın mirası ve evrenin dengesini değiştirebilecek bir güç bulunmaktadır: Veris. Veris, bir yapay zeka değil, evrenin geçmişinden gelen bir bilinçtir. Bu bilinç, Xylon-7’nin yok olmuş ırkının teknolojik ve biyolojik mirasını taşıyor ve insanlara bu gücü verebileceğini iddia ediyor. Fakat bu gücün ne kadar tehlikeli olabileceği, ekip için büyük bir belirsizlik yaratır. Veris, insanlığın geçmiş hatalarından ders almasını beklerken, bu gücü nasıl kullanacakları tamamen ekibin ve insanlığın geleceğini belirleyecektir. Roman, astronotların bu gücü elde etmeleri ve kullanmalarına dair tehlikeli bir yolculukları anlatırken, aynı zamanda ahlaki sorumluluk ve güçle olan ilişkimizi de sorgulatır. Xylon-7’nin merkezine ulaşarak Veris’in gücünü aktive etmeye çalışan ekip, aynı zamanda kendi içlerindeki moral ikilemlerle de yüzleşecektir. Çıkarlar, sorumluluklar ve insanlık için yapılan fedakarlıklar arasında bir denge kurmak zorunda kalacaklardır. Ana Karakterler: • Ethan – Ekip lideri. Stratejik zekası ve liderlik özellikleri ile ekibini zorlu bir göreve hazırlayan, karar anlarında duygusal ve mantıklı bir denge kurmaya çalışan bir astronot. • Eliza – Bir bilim insanı ve mühendis. Xylon-7’yi keşfeden ilk ekip üyelerinden biri olan Eliza, gezegenin gizemini çözmeye yönelik çalışırken, aynı zamanda Veris’in gücüne dair şüpheleri arttırır. • Mia ve Lucas – Ekip üyeleri, Aurora gemisinin teknik ekibinin parçaları. Mia, duygusal zekasıyla ekip içinde uyumu sağlarken, Lucas ise yapısal mühendis olarak aurora gemisinin kontrolünü üstlenir. • Veris – Eski bir uygarlığın mirası olan ve insanlığa derin güçler sunan bir bilinç. Gücü insanlara verme kararı, hem bir fırsat hem de bir tehdittir. Temalar: • Güç ve Sorumluluk: Bu hikaye, gücün ne kadar tehlikeli olabileceği ve onu elinde tutanların nasıl sorumluluk taşıması gerektiği üzerine yoğunlaşır. Veris’in gücünün insanlara verilmesi, her bireyin içindeki kötülük ve iyiliği test eder. • Keşif ve Sonuçlar: Uzayın derinliklerinde keşfedilen bir gücün, evrenin dengesini nasıl değiştirebileceği ve bu keşfin insanlık için ne kadar büyük bir sorumluluk taşıdığı ele alınır. • Ahlaki İkilemler ve Fedakarlık: Ana karakterler, bu gücü elde etmek ve kullanmak arasındaki sınırda kararlar almak zorundadır. Yapılacak fedakarlıklar, ekip üyelerinin geleceğini belirleyecek. Hikayenin Özeti: Xylon-7, hayatta kalma mücadelesi ile değil, güç, keşif ve ahlaki sorumlulukla test edilen bir gezegen olur. Ekip, bu gezegenin merkezindeki güç kaynağını çözmeye çalışırken, insanlık için tehlike yaratabilecek bir bilinçle karşı karşıya gelir. Veris’in sunacağı miras, insanlığın kaderini belirleyebilir, ama aynı zamanda yıkıma yol açabilir. Xylon-7: Gücün Mirası, keşif ile başlayan bir yolculuğun, güçlü bir gücü elde etme ve onu insanlık için doğru kullanma mücadelesine dönüşmesini konu alır. Hızla ilerleyen gerilim, duygusal çatışmalar ve evrenin bilinmeyen sırları, okuyucuyu sayfa sayfa sürükleyici bir maceraya çıkaracak.

Her şey Uyanış döneminde başladı.İnsanlar kendi özgür iradeleri ile bir şeyler yapmaya başladıklarında farklı bir boyut bize kapılarını açtı; 5.boyut Tüm manifestler,çakra çalışmaları,dünyevi zevklerden uzaklaşmak...hepsi bizi Öz`ümüze döndürerek boyut kapısından geçmemiz için anahtar görevi gördü. Burada gizlememiz gereken bazı şeyler vardı;kokumuz ve korkumuz...

Bugün Andora`da çok büyük bir hazırlık vardı. Bugün on yılda bir düzenlenen mühür kutsaması vardı. Mühür kutsaması, 18 yaşını doldurmuş veliahtların kan mührüyle eşlerini buldukları, evli eşlerin de evliliklerini kutsadığı bir tür ayindi. Bu seferki kutsama gökyüzü krallığında olacaktı. Andora`da dört büyük krallık vardı: Gökyüzü Krallığı, Ateş Krallığı, Orman Krallığı ve Okyanus Krallığı. Bu krallıklar dört elementi temsil ediyordu. Bunların yanı sıra kara büyücüler, cadılar, kurtlar, vampirler ve daha birçok varlığın olduğu bir yerdi Andora... Bu gün Efruz`un da ilk kutsamasıydı. Sırayla tüm veliahtlar kutsal ateşe kanlarını damlatıp mühürlüleri ni bulmuşlardı. Sıra Efruz`a geldiğinde çok tuhaf birşey olmuştu...

Sıradan Türkiye vatandaşı olarak üniversite sınavına hazırlanan öğrenci kendini notlarının önemli olmadığı bir dünyada bulur.

“arkama bakmadan devam et”

Kızımız yaren okuldaki zorbayla feci bir şekilde karşılaşmıştı tanışmaları felaketlere yok açmıştır.

- Bu hikâye Kara Kış Festivali`nde favori hikâyelerden biri seçilmişti. Bir bilimkurgu hikâyesidir. Başkan G`nin yeni projesi olan hapları aldığında Winston, bir süre dinlenmek istedi. Gözlerini açtığında her yerin karanlık olduğunu düşündü. Aynaya baktığında ise; bir gözünün tamamen siyah bir pıhtı ile kapandığını gördü ve görebilmek için gözünü yana çevirmesi gerekiyordu. Bu haliyle adeta bir kuş gözünü andırıyordu. Karantina, distopya ve yeni dünya hikâyelerini okumayı sevenleri beğenebileceği kısa bir roman. Aşk, arkadaşlık, insanlık ve merhametin sorgulandığı bir hikâye. - Konu, karakterler, kitap adı ve içindeki kurgu tamamen bana aittir! Lütfen kullanmayın veya çalmayın!

2147 yılında Zaman durdu.

🌍 KONU Yıl 2050. Dünya dışı bir uygarlık, insanlığı yok etmek için saldırıya geçer. ABD, Çin, Avrupa ve Rusya çöker. Dünya’nın tüm büyük şehirleri istila edilir. Ancak Türkiye, gelişmiş savunma sistemleri, coğrafi konumu ve halkının direniş ruhuyla ayakta kalmayı başarır. Dünya’nın dört bir yanından hayatta kalan milyonlarca insan Türkiye’ye sığınır. Türkiye, dünyanın son kalesi haline gelir. Türk ordusu, mühendisleri ve bilim insanları, uzaylıları durdurmak için yeni savaş teknolojileri geliştirir ve insanlığın karşı saldırısını başlatır

"2147’ Yıllın da, kurak bir dünyada su arayan Martis, çölde karşılaştığı denizkızı Nana ile aşkı keşfeder."

“Kafeste beslediğin o kuş seni sevip sana sadık kalmaz. Tutsak olduğu kafesten çıkıp özgürlüğüne kavuştuğunda, sana er ya da geç bunun hesabını sorar.” Hayatını düzenli bir akışa evirmek isteyen Victoria, her türlü riskten kaçınmaktadır. Ama risk onun geçmişinde, geleceğinde ve ruhundadır. Geçmişin hayaletleri peşine düştüğünde o risk artık yanı başındadır. Ve onu görmezden gelmek Victoria için imkânsızdır.

Tüm insanlar hükümsüzdür aslında. Kaderine yazılmışı yaşar. Bazen, yazgısına işlenmiş olanı kendi yazmışça bir kibire teslim olur insan; vaktinden evvel kendisine biçilmiş olanı bilmeden. İşte o kibirle alevlenir insanın hükmetme arzusu. Ve kibir insandan çıkar; insanlığa bulaşır. Hüküm bulanlar, aşağıdaki hükümsüzlerin yazgılarına işler kendi motiflerini. Sahi, kimdir hükmeden? Tanrı mıdır? Veyahut hüküm bulanlar mıdır? Her şeyi izleyen kocaman bir göz müdür; her şeyi gören sayısız küçük gözler midir? Çok mu yukarıdadır; yoksa sanıldığı kadar aşağıda değil midir? Yoksa yazgıları dahi çalınmış hükümsüzler midir?

Geçirdiği kaza sonucu felçli kalan bir kız ve hayatından aksiyonun hiç eksik olmadığı sürekli hareket halinde ki kız. Peki ya bir gün ansızın ikisi yer değiştirse nasıl olurdu?

Bu gücün bir ödüldense ceza olduğu bir eksende ağır adımlarla ilerliyordum.