devam ediyor 2h önce güncellendi
Küçük Kuş (Anlaşmalı evlilik)
@aytenennnn
Okuma
80
Oy
16
Takip
9
Yorum
0
Bölüm
2
Senden hiçbir şey istemiyorum...”
Sesi, soğuk bir kılıç gibi keskin ve yankılıydı. Erkeksi tınısı, içinde sakladığı buğulu acıyla birleşince, kelimeler yalnızca kulağa değil, doğrudan kalbin derinliklerine saplanıyordu. Konuşurken gözlerini kaçırmıyor, bakışları insanın ruhuna işliyordu; öyle ki, bir an için zaman durmuş, nefes bile tutulmuş gibiydi. Onun varlığı, sert duvarlardan inşa edilmiş bir kaleyi andırıyordu; içine girmek isteyenin önce kendiyle savaşması gerekiyordu. Fakat o anda, kelimelerin ardında başka bir şey vardı — bastırılmış bir geçmişin kırık yankısı, ağır bir yalnızlığın gölgesi...
Sözlerini yutkunarak sürdürdü.
“Senden yalnızca... yalnızca altı ay boyunca bu evliliğe sadık kalmanı istiyorum,” dedi. “Ne kalbini, ne de sevgini istemiyorum. Bu sadece bir anlaşma. Altı ay sonra vekaleti tamamen devraldığımda, ne istersen yapmakta özgür olacaksın. İstersen bu evden çıkıp gidersin, istersen beni sonsuza dek unutursun. Ben seni tutmam. Ama o vakte kadar... küçük kuş,” dedi fısıltıyla, gözlerini hafifçe yere indirerek.
“Küçük kuş...”
Bu söz öylesine yumuşaktı ki, az önceki o sert tonla aynı ağızdan çıktığına inanmak zordu. Sanki içinde boğulmuş bir şefkat vardı, gösteremediği, göstermeye hakkı olmadığını düşündüğü bir merhamet. Kadın, bu kelimeyle irkildi. Küçük kuş... Belki de hiç kimse onu böyle narin bir kelimeyle çağırmamıştı. Bir adım daha atmak istese ayaklarının altındaki zemin çökecekmiş gibi hissediyordu.
Odada bir sessizlik yayıldı, duvarlar bile o anın ağırlığını taşımakta zorlanıyor gibiydi. Göz göze geldiklerinde, kelimeler sustu, ama gözler haykırıyordu. Onun gözlerinde; yüklenmiş sorumluluklar, çocukluğunda büyümek zorunda kalmış bir adamın yaraları ve anlatılamayan nice hikâye gizliydi. Kadın, kalbinde tuhaf bir sızı hissetti. Bu sadece bir evlilikti, evet... ama içindeki boşluk, bu adamın taşıdığı yükle eşleşiyor gibiydi.
Belki bu altı ay, yalnızca bir takvim süresi değildi... Belki de iki yaralı ruhun birbirine temas edebileceği, kaderin inatla bir araya getirdiği o ince çizgiydi.
Ama bunu sadece zaman gösterecekti. Ya birbirlerinin cehennemine dönüşeceklerdi... ya da hiç beklenmedik bir cennete.