devam ediyor 5g önce güncellendi
KAYIP MOTORLAR VE KARANLIK YOL
@rasit_xxq
Okuma
1
Oy
0
Takip
0
Yorum
0
Bölüm
1
---
Raşit ve Rüştü: Sırlarla Dolu Bir Bölge
Raşit ve Rüştü, küçük bir kasabada büyümüş, hayata ve dünyaya karşı merakla dolu iki yakın arkadaştı. Yaşadıkları rutin hayattan sıkılmış, farklı bir deneyim arayışına girmişlerdi. Ellerinde, biri Raşit’in Kuba Çitası, diğeri Rüştü’nün Mondial CGsi olmak üzere iki motor ve toplam 50.000 TL vardı. Fazlasını değil; derinini arıyorlardı.
Hedefleri çok uzak değildi; Anadolu’nun kenarına kurulmuş, fazla bilinmeyen ama tarih kokan bir kıyı kasabasıydı. Taş sokakları, tenha meydanı ve uzak duran insanlarıyla ilk başta sıradan görünüyordu. Ancak gelişlerinden bir gün sonra her şey altüst oldu.
Motorlarını pansiyonun önüne park edip akşam bir lokantaya gittiler. Döndüklerinde ikisi de çalinmişti. Ne bir iz, ne tanık, ne kamera... Polis ilgisizdi. Kasaba halkı sessizdi. Hırsızlık gibi görünüyordu ama içten içe daha fazlası vardı.
Raşit, “Bu işin içinde başka bir şey var,” dedi.
Rüştü, “Ya bizi takip ediyorlarsa?” diye sordu.
Araştırmaları sürerken şehir merkezine inip bir motosiklet kiralama dükkanında tek bir seçeneğe rastladılar: Yamaha YBR 125. Yıpranmış ama çalışır durumdaydı. 10.000 TL’ye 1 aylık kiraladılar. Artık tek bir motorla, dönüşümlü yolculuk yapıyorlardı.
Ama tehlike geçmemişti. Kısa sürede birilerinin onları izlediği fark edildi. Sessiz adımlar, uzaktan bakan yüzler, hep aynı araç... Ve bir sabah, terk edilmiş bir köy yolunda önleri kesildi. Gözleri bağlanarak bir araca bindirildiler ve kasaba dışındaki ıssız bir depoya götürüldüler.
Üç kişi vardı. Silahlıydılar.
“Siz kimsiniz?”
“Motorlarla ne taşıyordunuz?”
“Sizi kim gönderdi?”
Raşit ve Rüştü hiçbir şey anlamıyordu. Bu sıradan bir hırsızlık olamazdı. Ama Raşit’in bir hazırlığı vardı: Sessiz, küçük, mermiyle çalışan bir ceze tabancası. Raşit, fırsatı kolladı. İçlerinden biri Rüştü’ye yaklaştığında, ceze’yi çekip adamın kafasına tek kurşun sıktı. Adam anında yere yığıldı.
Kaçış başladı. Rüştü zincirli kapıyı açtı, Raşit diğer ikisini korkuttu. Birlikte depodan dışarı fırladılar. Yamaha YBR, biraz uzakta dikenli çalılıkların arkasındaydı. Allah’tan yerinde duruyordu. Bindiler ve hızla kaçtılar.
Yolda ilerlerken Raşit birden durdu. “Dur,” dedi.
“Ne oldu?”
“Şu vurduğum adamın cebinde bir anahtar vardı.”
Cebinden çıkardığı anahtarın üstünde küçük bir etiket vardı: “10. kulübe - G.Ç.” Bu, adamın sakladığı özel bir yeri işaret ediyordu. Merak ve hayatta kalma içgüdüsü ağır bastı. Haritada belirttikleri alana döndüler. Bir ormanın içine gizlenmiş, terkedilmiş gibi görünen eski bir kulübe buldular.
İçeri girdiklerinde, paslı bir sandık dikkatlerini çekti. Anahtarı denediler — açıldı. Sandığın içi para doluydu. Paketlenmiş 100’lük banknotlar. Toplam 80.000 TL.
Rüştü gözlerine inanamadı.
Raşit, “Bu para ya yasadışı bir işin parası... ya da daha da karanlık bir şeyin,” dedi.
Rüştü, “O zaman bizim artık geri dönüşümüz kalmadı,” diye fısıldadı.
Tereddüt etmediler. Parayı çantalarına doldurdular. Geride hiçbir iz bırakmadan motorla uzaklaştılar. Artık ceplerinde 105.000 TL vardı ama içleri daha ağırdı.
Birkaç gün sonra bir dağ köyünde bir çobanın kulübesine sığındılar. Orada yaralarını sardılar. Şimdi artık her şey daha farklıydı. Yalnızca motosikletle gezen iki genç değillerdi. Kaçırılmış, birini vurmuş, sonra o kişinin parasını çalmışlardı.
Raşit gece defterine yazdı:
> “Bir kurşunla bir hayat biter ama vicdan kalır. Parayla yol alırsın ama izini silemezsin.”
Rüştü başını cama dayadı:
> “Bizi izliyorlar hâlâ. Bu sadece başlangıç.”
Sabah olduğunda Yamaha YBR’nin üstüne atladılar. Arkalarında bir ceset, 80.000 TL ve asla çözemeyecekleri bir sır kalmıştı. Ama önlerinde daha büyük sorular, karanlık yollar ve belki yeni düşmanlar vardı.