İzem, ailesinin baskısından kurtulmak için sahte bir sevgili arayışındaydı. Ama sevgili adayı asla tahmin edebileceği bir yerden çıkmıştı. Pencereden.

Tanımadığı bir çocuğa yazar ve yazdığı çocuk onun karşı apartmanında oturuyordur. İkisi de birbirinden habersiz, kaderin onlar için yazdığı gerçeğe gidiyordu. Bakalım birbirlerini nasıl ve ne şekilde tanıyacaklar?

"Hani bana ?" Diye sordum. Hayat ise bana "kıyamam sana" demedi. "Kayboldun balca" demeyi seçti.

Lama Gücü - Adaletin klasik yöntemleri mi? Çok sıradan! Lameddin Tükürhan, elinde kılıç yok, yumruk yok; ama tükürüğü var! Tükürükle düşmanlarına ders veren, suçluları ıslatan ve herkesi şaşırtan bu efsane kahramanın absürt ve komik maceralarına hazır ol! Bu kitap, adaletin hiç duymadığın, ıslak ve çarpıcı yüzünü gösteriyor. Gülmek, şaşırmak ve biraz da tükürmek isteyenlere!

Selçuk: Yeni mezun, hiperaktif, şımarıklık diplomasını şaka eşliğinde almış bir genç. Zühre: Disiplinin cisim hali, fazladan gülümsemeyi bile harcama gibi gören kadın. Yıllardır görmediği babasının evine taşınan Selçuk`un hayatı, bir sabah ofiste Zühre`yle karşılaşınca altüst olur. Tabii Zühre`nin hayatı da... biraz. Aynı ofiste, aynı koridorda, ama bambaşka dünyalarda yaşayan bu iki zıt karakter arasında yaşanacaklar; ofis dedikodularına, kahve molalarına ve bolca eğlenceye mal olacak! Selçuk`un en büyük hedefi artık tekti; Zühre`yi güldürmek. Ama Zühre`nin katı bir kuralı vardı; "Aşk, ciddiyet ister." Selçuk`un cevabıysa net: "Tamam, sen ciddiyetini al da gel!" .. Bazıları ciddiyetten bazıları da kahkahadan kaçamaz... Sen de bolca kahkaha, biraz kalp çarpıntısı ve hiç bitmeyen bir ofis kaosu istiyorsan; CİDDİYETİNİ AL DA GEL!

Yüksek uçuşların düşüşü sert olur derler. Öyleymiş. Size kendimi anlatmayı çok isterim. İsterim istemesine ama kendi hayatına pek hakim biri değilim maalesef. Hayatımın bu noktaya gelmesinde parmağım olduğu bir kesin ama oranın neresi olduğu hakkında bir fikrim yok. Herşey çok ani gelişti ve ben bile olanları kavramış değilim. Yüksek prestijli bir şirkette benim değimim ile koştur elamanı olarak çalışırken, günlük yarım saat olan çiş molamı bile yapamazken ve buna karşılık verdikleri asgarî ücret ile yetinmeye çalışırken nasıl oldu da buralara geldik hala anlayamıyorum. Senede bir, oda bayramda olmak üzere ailemi ve nüfusu kaldığım şirket lojmanınından az olan köyümü ziyaret edip kendimi şirketin CIO`su olarak tanıtırken, burnu yukarda ve kibirli olarak tanımladığım kuzenlerimin yüzüne numaradan gülerken ne ara konumumdaki kimsenin benim kadar çalışmadığını farkettim, ben yarım saatlik molamda bile rahat edemezken diğer herkesin lokantaya gidip makarna yemek için yüzlükler saydığını duydum, hangi ara çaycı Hüseyin abinin benden yüksek maaş aldığını öğrendim ve şartellerim attı bilmiyorum. Ne zaman patronun kardeşine yol verdim, benim kullanmamın yasak olduğu kahve makinesini kullandığı için patronun yeğeni olduğunu bilmediğim kızı dövdüm ve sonra kovulacağımı zannettiğim için istifa edip bildiğim herşeyi döküldüm bak bunu gerçekten bilmiyorum. Bunu gerçekten kovulmam ve peşime taktığım tazminattan bile haberdar değilken borcuma birde faiz eklenmesi ve eve haciz gelmesi ile ailemin benim değil CIO hiçbir şey olmadığımı anlamaları takip etmiş olsa gerek. İşte benim asıl hikayem buradan sonra başlamış bulunuyor. Dikkat dikkat! Lütfen kemerlerinizi bağlayınız. Ben bu hikâyenin kaptanı Dünya Cansever ve bu da benim gökyüzünden yer çekirdeğine çakılmamı anlatan az hüzünlü bol gülücüklü hikayem.

Yaz aşkı, Cafe, Pasta, Şirket patronu ve Cafe de çalışan kız enerjili bir yaz kitabı ☀️ Kiraz, ailesiyle birlikte Muğla`daki, Pastane&Cafe dükkanında çalışıyordur. Bir gün ablasını ziyarete gelen Fetih, küçük yeğeninin doğum günü pastasını sipariş vermek adına bu pastaneye girer ve kasanın arkasındaki kızla göz göze geldikten sonra kalbinin çarpmak için iyi bir sebep bulduğunu anlar. "Bizimkisi yaz aşkı değil, yazgı aşkıydı..."

"Beni öp." İçeceğini boğazına kaçırınca, anında bana baktı, "HUH?!" "Bilirsin işte, ağızdan ağıza, eğer şanslıysan belki biraz da dil," diye fısıldadım ve kendimi beğenmiş bir şekilde sırıttım. Bacaklarının arasına sert bir darbe yemiş gibi görünüyordu, ifadesi acıyla doluydu. "Lütfen şaka yaptığını söyle," dedi nefes nefese. "Elbette şaka yapıyorum" diye sırıttım. Bunun üzerine kaşları havaya kalktı ve rahatlamış bir şekilde güldü. "Ahh! Violet! Hiç komik değil." Kırmızı içeceğinden bir yudum daha almak için içeri girerken gülümsüyordu.

Infinite Vortex kimdir

100 yılda 1 bölüm gelir şans veringülmekten yarılcaksınıx

Bazı mesajlar bir sır gibidir. Göndereni bilinmez… Ama iz bırakır. Derya, gözlerden uzak ama zihinlerde yankı bırakan bir kız. Cesur ama görünmez… Ta ki okulun zorbası olarak bilinen Deniz`e isimsiz bir mesaj gönderene kadar. Bir cümleyle başlar her şey. Ardından gelen her kelime, Deniz’in kurduğu duvarlarda bir çatlak açar. Kim bu gizemli kişi? Neden onu bu kadar iyi tanıyor? Ve en önemlisi… Gerçekten tanıyor mu? Zorbalık, geçmişin izleriyle şekillenirken, iki genç arasında sessiz bir savaş başlar. Her mesajda bir sır saklı, her bakışta bir ipucu... Ama her sırrın bir bedeli, her kalbin bir kırığı vardır. Ve bazen… kalbin en derin yerinden gelen bir ses, en beklenmedik anda duyulur.

🌀 Tür: Mizahi Fantastik / Absürd Kurgu / Kara Komedi / Ters Köşe Dram 21 yaşındaki Cemre, İstanbul’da yaşayan sıradan bir motokurye kızıdır. Günleri trafik, sipariş, müşteri kavgası ve hayatın saçma sapan trajikomik yönleriyle geçerken, bir gün sipariş götürdüğü evde garip bir paket bulur. Paketi açmasıyla hayatı değişir. İçinden çıkan antika bir kolye, evrenin dengesini bozan kadim bir nesnedir. Ve sürpriz: Kolyeyi takan kişi, "Multievrenler Konseyi" tarafından otomatik olarak seçilmiş "Evrenler Arası Kraliçe" ilan edilir. Ama sorun şu ki, bu kolye aslında başka biri için gönderilmiştir. Cemre istemeden evrenin en güçlü varlığı olmuştur. Ama hâlâ motokurye maaşıyla geçinmeye çalışıyor, hâlâ kredi kartı borçları var ve hâlâ apartman yöneticisi onu kapı önünde kovalamakta.

Eski sevgilisinin düğününe gitmek kolay değil. Hele yanında sahte sevgiliyle! Sert ve dobra kadın, duygusal ve saf erkekle anlaşır; ikisi de farklı dünyalardan ama aynı amaca hizmet ediyorlar: O günü atlatmak. Sahte başlayan bu ilişki, beklenmedik anlarda gerçek duygulara, komik yanlış anlaşılmalara ve kırılgan anlara dönüşür. Hem kahkahalarla hem de kalbinizin derinliklerinde hissedeceğiniz samimiyetle dolu bu hikayede, sahte ve gerçek arasındaki çizgi iyice bulanıklaşıyor. Düğün günü geldiğinde, kim kimin oyununu oynuyor, kim gerçek aşka yenik düşüyor, hiç belli olmaz.

Doğanın kalbinde, hayatın en zorlu anlarında başlayan bir aşk hikayesi… Beyza ve Onur, zıt karakterler olarak başladıkları yolculukta, kaderin onları doğa belgeselleri çeken bir şirkette bir araya getirmesiyle hayatları kökten değişir. İş yerindeki rekabet ve kırgınlık, başlarına gelen talihsiz bir kaza sonrası derin bir bağa dönüşür. Dört hafta boyunca doğada mahsur kalan ikili, hayatta kalma mücadelesinin yanında, birbirlerinin yaralarını sarmayı öğrenir. Zorluklar ve acılarla örülü bu hikâye, sevginin ve dayanışmanın gücünü anlatırken, geçmişin gölgeleriyle yüzleşmeyi, affetmeyi ve yeniden başlamayı gözler önüne seriyor. “Kamp Ateşi”, tutkulu, samimi ve dokunaklı bir romantik drama. Aşkın en gerçek halini, dostluğun gücünü ve insanın kendisiyle mücadelesini keşfetmek isteyenler için…

*Mafya Kurgusudur* Yetimhaneden yeni ayrılan Nisya biriktirdiği parayla bir gecekonduda yaşamaya başlar. Yeni çalışmaya başladığı barda barın sahibine çekilmeye başladığını anlayan nisya kendine engel olmaya çalışır çünkü karşısında ki kişi yeraltının tehlikeli mafyalarından biridir... Ondan kaçmaya çalıştıkca kendimi onun kollarında buluyorum...

Gerçek ailem kurgusu ama başrol kızımız bir boksor🥊😻🌷✨ Selamlarr bu benim ilk kitabım hatalarim olabilirr🌷💗😻🌊🌼

Hiç, kendinize aykırı içinizdeki kişiliğinizden dolayı sahtekar gibi hissettiniz mi? Ama onun içinde değildi. Onun iki tane hayatı var. Biri asla tanınmaz diğeri kesinlikle tanınır. Biri sevmez sevilmez, diğeri çok sever sevilir. Önce kendi benliğini sonra da içindeki harareti dindirmek için "mantıklı insanları" öldürmeye başladı. "Hataya mahal yok" demekten hatadan başka bir şey bulunmaz oldu. Ve bu hatalarla hikayesine istemediği karakterler sokuyor. O, sevmez sevilmez. Peki ya öldürdüğü kişiliği? Kalbine gömdüğü kişiliğini bir başkası çıkartmaya başlayınca aklı allak bullak olur. Ama o, hani sevemezdi? İşte bu yüzden bu hikayeye şans verin derim. (Kendimce bir şeyler deniyorum. Bir cinayet hikayesinde gerilim ve dramdan başka şeyler de olması gerektiğini düşünüyorum. kafa yormalık sadece cinayetten ibaret olmaması taraftarıyım) Kısacası eğlenmenize bakın:)

I.N insanlatı trollerken hyunjine denk gelir.. TEXTING

Nazlı`nın hayatı İstanbul`da kendi halinde, özgürce ve biraz da dağınık geçip gidiyordu. Evlilik mi? Hayır, henüz gündeminde bile yoktu. Ta ki, bir sabah manava inerken yerde o talihsiz yüzüğü bulana kadar... Yüzüğü "bir deneyeyim nolacak?" diyerek parmağına taktı. Ama yüzük çıkmadı. Mahalle karıştı. Bir avukat koşarak geldi. Ve Nazlı, parmağındaki yüzükle istemeden bir düğün skandalının tam ortasına düştü. Yüzük, terk edilmiş bir gelinin tek kanıtıydı. Ama artık Nazlı`nın parmağında, mahalledeki herkesin hayallerinde ve avukat Baran`ın dava dosyasındaydı.

Okulun pöpüler ve babasının mahalleden sevmediği adamın çocuğuna aşık olan Cemre arkadaşının tavsiyesi üzerine ona anonimden yazar. Uzun konuşmalar ve mesajlaşmalar sonucu aşık olduğu adamı daha iyi tanımaya ve anlamaya başlar.

Her bölüm kısa kısa marvel karakterleriyle eğlenceli-romantik replikler :)

Klasik gerçek ailem kurgusu ama diğerlerinden farklı farkdaaaaaaaa kızımız ağlak bi minnoş değil küfürbaz bir ablamız.

Pelin, İstanbul`un karmaşasında kendi halinde bir yaşam süren, kitap kurdu, inatçı ama hayalperest bir genç kadındır. Günün birinde Kadıköy’deki sevdiği bir kahvecide sipariş verirken telefonunu düşürür. Yardımsever ama sakar bir adam – Alp – telefonunu ona verirken kendi numarasını Pelin`in rehberine yanlışlıkla kaydeder. Sonrasında gelen mesaj, bu tesadüfü komik bir aşka dönüştürür. Alp ise yaratıcı ama kararsız bir reklam yazarıdır; içten içe stand-up komedyeni olma hayali kurar. Pelin’in zekice cevapları ve ince esprileriyle başlayan mesajlaşmaları kısa sürede kahkahalara ve kalp atışlarına dönüşür. Ama hayatın, kahkahaların ve aşkın kendine özgü kuralları vardır. Bir fincan kahveyle başlayan bu hikâye; tesadüflerin, yanlış anlamaların, kıskançlıkların ve kahkahaların iç içe geçtiği sıcacık bir romantik komediye dönüşüyor. Hayat bazen sadece bir kahve molasında değişebilir... Peki ya sen tesadüflere inanır mısın?

Sevdiceem: sama bi şwy söyliyim ni Kafayı Yemiş: Söyle Sevdiceem: sni sebiyom Kafayı Yemiş: Ne? Kafayı Yemiş: Kafan güzel o yüzden öyle diyorsun Kafayı Yemiş: Boran? (Görüldü: 02.18) (Kısaltmalar ve yanlış yazılan kelimeler bilinçli olarak yazılmıştır, teşekkürler.)

Evlerine gelen mektup ile kızlarının karıştırıldığını öğrenen ÖZER aşireti Mardin`in en büyük aşiretinin tek kız torununa düşkün DAHRAN aşireti Gerçek ailem kadın asker kurgusudur belki bir göz atmak istersiniz