İris Karaoğlu ve Abel Bozoğlu birbirilerine ölümüne düşman olarak bilinen başarılı polis memurlarındandır. İkili bir iş için ortak çalışmaya karar verirler. Bu serüven onlar için tehlikeli ve aksiyonludur. İkilinin nefreti aşka dönüşene kadar herşey normaldi. Ama bir gün İris Abel`in sırrını ortaya çıkarana dek...

Bir Polis Ve Katil Kızın Hikayesi…

Ünlü ve yaşlı olan bir yazar doğum gününde evinde ölü bulunur. Kendisinin hiçbir düşmanı olmamasına rağmen, öldürülen yaşlı adamın yanında " kelime kelime öldün" notu bulunur. Cinayet şubesi ekibi bu cinayetin çözülmesi için elinden geleni yaparlar fakat, atladıkları bir şey vardı; hiç bir cinayette kusursuz şüpheli yoktur.

Sislerin içinde kaybolan bir kasaba, yankılanan fısıltılar, ormanın derinliklerinde gömülü karanlık bir sır... Ahsen Gece Gümüşçü , hayatının en büyük kaçışını yaparken adını bile kimsenin doğru düzgün bilmediği bu kasabaya taşındığında, geride bıraktığı geçmişin kolayca susmayacağını biliyordu. Ancak bilmediği şey, taşındığı yerin kendi geçmişi kadar karanlık olduğuydu. Kasabanın adı Solukdere. 1950`lerden bu yana birbiri ardına kaybolan çocukları anılan, resmi kayıtlara giren cinayet dosyalarının asla açıklayıcılığa kavuşmadığı , ormanda yankılanan çığlıkların "rüzgârdır" diye geçiştirildiği, halkın geçmişi unutturmak için sessizce yaşadığı bir yer. Bazı sırlar toprağın altına gömülemez. Ahsen`in gelişi ile birlikte kasaba yeniden uyanır. Evine en yakın tepede, seslerin ardında silüeti zor seçilen sekiz katlı o eski malikâne, bu geceleri camlarında dolaşan gölgelerle ürkütücü bir hal almaya başlar. İnsanlar hâlâ ormanın kenarına bile yaklaşamamaktadır. Ahsense bir gece o evin arka ormanında bulunan eski bir kolyeyi bulur. Kolye onun geçmişine, ama aynı zamanda kasabanın unutulmuş ihanete açılan bir anahtardır. Baran Aras Demirhan, bu kasabanın gölgesinde büyümüş; geçmişi kurban, bugünü ise cellat olmuş biridir. Siyah kanat adlı gizli örgütünün lideridir. Örgüt, yıllar önce solukdere`de öldürülen masum çocuklarının iftiraya uğramış hallerinin adına temize çıkarmak için kurulmuştur. Fakat bu masumiyet zamanla kana bulanmış bir intikam yolculuğuna dönüşmüştür. Baran, adaletin değil, dengenin peşindedir. Ve Ahsen`in gelişi , dengenin sonunu başlatır.

Modern bir şehirde geçen Suskun Ateş, annesinin gizemli ölümünden sonra içine kapanan ve geçmişiyle yüzleşemeyen Baran adlı genç bir adamın hikayesini anlatır. Polis akademisinden yeni mezun olan Baran, adalet duygusunu bastıramazken, ailesinin geçmişine dair karanlık sırlar keşfeder. Gerçekleri öğrenmek için karanlığın içine inmeye karar verir. Ancak içine girdiği bu dünya, sadece suçlularla değil, kendisiyle de yüzleşmesini zorunlu kılacaktır.

BU KİTAPTA ŞEHİT EDİLEN BİR SÜRÜ KADININ HİKAYENİ VAR

Yalanlar can alır mıydı? Onlarınki almıştı. Yıllar sonra bir araya gelen bir arkadaş grubunun eski günleri yad etmek için gitmeye karar verdikleri dağ evinde bir cinayet işlendi. Atan dokuz kalpten birisi durdu, durduruldu. Yanan dokuz mumdan birisi söndü, söndürüldü. Onlar on dokuz Ocak sabahına bir ceset ve bir katil ile uyandılar. Bu cinayeti kim, neden işlemişti? Katili bulmak zordu, onlar önlerinde yanan bir mum olmadığı sürece kusursuz yalancılardı. Ama her yalancı elbet bir gün mum ışığında yansıyan gölgesiyle yüzleşmek zorunda kalırdı. Değil mi?

Adalet her zaman parlak bir ışıkta mı aranır? Ya karanlıkta şekillenen bir adalet varsa… Eylül, Eskişehir’de görev yapan başarılı bir savcıdır. Zeki, soğukkanlı ve herkesin önünde saygı duyduğu biri. Ama kimsenin bilmediği bir gerçek vardır: Eylül aynı zamanda yeraltı dünyasının görünmeyen lideridir. Geçmişte kendine verdiği bir sözle duygularını yok etmiş, adalet adına kendi yöntemlerini belirlemiştir. Devletin gözüyle hukuk dağıtan bu kadın, geceleri kendi adaletini kurar—ama sadece suçlulara. Abisiyle birlikte kurduğu gizli örgüt, kimliğini bilmeyen sadık üyeler ve karanlığın içinden geçen tehlikeli görevlerle Eylül, hem kurban hem cellat olmuştur. Peki, iki farklı hayat nereye kadar birlikte yürür? Heleki bide buna aşk girerse ---

Korku onların, Zafer bizimdi.

bu aşk sana çok mu?

Bir anda ortaya çıkan bir seri katil ve onu yakalamaya çalışan 5 polis. Sizce 5 polis, seri katili yakalayabilecek mi ?

"Aşk bir oyunsa, bu oyun şah ile mat arasında." Zekânın kanla buluştuğu, geçmişin bugünü zehirlediği, aşkın ise ölümle sınandığı bir oyuna hoş geldiniz... O, herkesin "Satranç Katili" dediği gölgelerin adamı: soğukkanlı, planlı ve acımasız. Kurbanlarını birer satranç hamlesiyle yere seriyor. Her cinayet, geçmişe yapılan bir hamle; her ölüm, bir çocukluk çığlığının yankısı. Ve o kadın... Soğukkanlı bir dedektif, bastırılmış travmalarla dolu bir zihin, ama gözlerinde hâlâ sönmemiş bir ateş: Nehir. Onun görevi cinayetleri durdurmak... Ama karşısında duran kişi, geçmişinin en karanlık köşesinden gelen biri: Bir zamanlar “Papatyam” diyen, şimdi ise sadece “Dedektif” diye fısıldayan biri. Her karşılaşmaları yeni bir hamle. Her bakışları bir açmaz. Ve her sır, bir çöküşün habercisi. Satranç tahtasında sadece taşlar değil, hayatlar da yer değiştiriyor. Kimi zaman bir hamle, bir kalbi durduruyor. Kimi zaman bir bakış, yıllar süren bir sırrı ortaya çıkarıyor. Bu hikâyede ne aşk saf kalıyor, ne de adalet beyaz. Çünkü bu oyun… Şah ile Mat arasında.

" Ailen bize ait olanı çaldı Hamra. " dedi ve sordu " Ne çaldıklarını bilmek istiyor musun ? " HamraNaz kulağına değen bpğuk, sıcak ama ürpertici nefesten kurtulmak istese de, merakına yenik düşerek başıyla onayladı. Burnuna gelen vanilya kokusu midesini bulandırırken, kusmamak için kasılıyordu. Yaşadığı korku, panik ve bilinmezlik hissi küçük bedenini esir almıştı. Buna rağmen, kaçırmak üzere olduğu aklının ve deli gibi atan kalbinin izin verdiği kadarıyla, babasının öğrettiği gibi cesur ve soğukkanlı olmaya çabalıyordu. " Sen... Bizden seni çaldılar Hamra. Ve bedelini canları ile ödediler. Eğer sonunun baban ve annen gibi olmasını istemiyorsan, ben seni tekrar bulana kadar uslu bir kız ol. Seni almaya geldiğimde ise karşı koymayı aklından geçirme. İtaat en değer verdiğim kavramdır. İtaat edersen canın yanmaz meleğim." Dedi ve geriye çekildi. Çocuğun yüzünde ki endişenin yanına, kendine yer edinen şaşkınlıkla gülümsemesi büyüdü. Günahsız yere cennetten kovulup da, yeryüzüne düşmüş gibi dikilen çocuğu avlamak onun için çok eğlenme fırsatı demekti. Oldukça keyif alacağa benziyordu. Zaten üstlerinden aldığı emir, ailesini öldürmek ve çocuğu serbest bırakmak üzerineydi. *************** HamraNaz ana rahmine düştüğü an şeytana adanmış bir çocuktur. Henüz altı yaşında ailesi gözlerinin önünde öldürülür. HamraNaz ailesinin katillerinin peşine düşmesi ile geçmişi ile yüzlemek zorunda kalır. Bu süreçte karşısına çıkan kurtarıcısına aşık olur. Fakat onları bekleyen zorlukları aşabilecekler midir ?

Bir seri katil Ve Onu Yakalamak isteyen bir polis

İstanbul, her sabah olduğu gibi uyanıyor. Sokaklar, karmaşık labirentler gibi uzanıyor; tarih ve modernliğin iç içe geçtiği bu şehirde, görünmeyen hikayeler sessizce saklanıyor. Bir adam, sıradan bir sabah rutinine başlıyor. Her şey göründüğü gibi değil; çünkü bazı gerçekler, sislerin ardında gizlidir.

O gün ardında bir çift göz ve artık beyaz olmayan bir gül bırakmıştı Yılların benden aldıklarını silemedim Şah-Mat

Plos ve Savcı Karşımdaki adama bakıyordum. Göz göze gelmiştik bir kez… ve o an zaman durmuştu. Ne ben gözlerimi kaçırabildim ondan, ne de o benden. Sessizlik vardı ama içinde fırtınalar kopuyordu. İkimiz de yerimizde çakılı kalmıştık, bir adım bile atamıyorduk. Ama bu durağanlık, korkudan değil… İçimizdeki yangının birbirine çarpmasındandı. O gözler… Beni tedirgin etmiyordu. Aksine, beni olduğum gibi gören ilk gözlerdi belki de. Karanlık ama dingindi. Derin ama şeffaftı. O an anladım, bu adam beni sınamaya gelmişti. Ama ben, sınanacak kadın değildim. Kavisli kaşları hafifçe kalktı, yüzünde ince bir gülümseme belirdi. Sanki beni baştan ayağa tarttı, sonra bir sırra ortak olur gibi eğildi bana doğru. “Boşuna dememişler,” dedi, sesi alayla karışık hayranlık taşıyordu, “Aslanın erkeği dişisi olmaz.” Sonra başını çevirip yere serdiğim adamlara baktı. Beşi de yerdeydi. Kimisi baygın, kimisi hâlâ inliyordu. O ise bu manzara karşısında bir kez daha keyifle güldü. İçinde korku yoktu. Saygı vardı. Ve o an anladım… Ben artık yalnızca düşmanlarıma değil, beni izleyenlere de korku değil, hayranlık veriyordum.

Bu kitap polisiye bir romandır.

Açıklama: Yüksek derecede derin ve gizemli bir polisiye romanı. Yaş Seviyesi: +13 Yaş ve üzeri için uygundur. Bilgilendirme: Bu kitabın devam kitabı "Zehirli Adalet" adlı kitaptır. "Zehirli Adalet" yakında yayınlanacaktır. Özel Not: Bu kitap yapay zeka (ChatGPT) desteğiyle yazılmıştır.

Organize İşler`de yeni bir dosya. Avcı Operasyonu. Kendisini ne yapıp edip bu operasyonun ortasında bulan genç bir kız. Biraz deli de. Üstelik babası organize işler, amcası ise asayiş büroda amirken. Kendisine aşık bir adamın ismi operasyonun içindeyken, bir başka adamın inadına dosyadan uzak durmuyor. Bunlar yetmezmiş gibi aşk da kapısını çalıyor. Artık emniyetin etrafına sürekli çekilen adımları, onu nerelere götürecek? Çılgın bir ailenin çılgın bir üyesi olan Asude, hayatındaki macera seviyesini daha ne kadar yükseltebilir, birlikte görelim.

GÖLGEDEKİ KATİL`deki hikayem devam ediyor.Bir katilin aşk hayatı Not:hikaye GÖLGEDEKİ KATİL kitabının 2.sidir.Fakat onu okumadanda bunu okuyabilirsiniz

Her şeyi çözmeye çalışırken satırların arasında kendinizi kaybedeceksiniz. Her an her şeye hazırlıklı olun bu kitapta... Çözümü zor bir dava ve onu çözmeye kararlı bir polis memuru. ‼️Bu kitapta yer alan olay, kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup. Asla gerçeği yansıtmamaktadır. Her hangi bir şekilde olumsuz olaylara özendirme amacı taşımamakta aksine okuyucu bu konularda bilinçlendirilmeye çalışılmaktadır ‼️

Lavinia ve en yakın arkadaşı Emre, aynı mesleği yapan polis memurlarıdır. Lavinia,a ailesinin özlemine dayanamayıp Bursa`dan İstanbul`a taşınmıştır. Bu taşınma üzerine, Lavinia`nın en yakın dostu Emre de annesinin İstanbul`da olması sebebiyle İstanbul`a taşınmaya karar vermiştir. Lavinia İstanbul`a taşındığında, babasının oteli ve ortağı olan Poyraz Karahan ile tanışır. Poyraz, otelde kendini Emirhan Korkmaz olarak tanıtır. Bunun nedeni, Poyraz`ın gerçek mesleğinin istihbaratçı olmasıdır. Poyraz`ın ortağı, Lavinia`nın babası Soner Kılıç, bir teröristtir. Poyraz, bu teröristi yok etmek için elinden geleni yapmaktadır ve bu süreçte Lavinia Kılıç ile karşılaşır. ‼️‼️KİTAP BANA AİTTİR ÇALINMA FALAN OLURSA ŞİKAYETÇİ OLURUM ALINMASI YASAKTIR.‼️‼️

Bu ilk kitabımdır umarım beğenirsiniz

Ansızın ortaya çıkan Akif Karayık cinayeti butün turkiyenin gündemi olmuştur. Komiser Özüm Yener bu olayla birinci dereceden ilgileniyordur. Bu süreçte Akif Karayığın oğlu Civan Karayıkla tanışır ve dosyayı beraber soruştururlar. Fakat hesaba katmadıkları şey katilin çok iyi bir şekilde gizlenmesidir