"Hayat senin sanarsın... Ta ki bir gün, her şeyin bir pazarlık olduğunu öğrenene kadar." Dicle, sıradan bir doğum günü kutlamasının ortasında, hayatının tamamen başkalarının ellerinde olduğunu öğrenir. Babasının geçmişinden gelen karanlık bir adam, Cihan Karanlı, onu sadece bir eş değil, bir mülk gibi görmektedir. Yedi günü vardır… Ya kaderini kabullenecek ya da her şeyi değiştirecek gücü kendinde bulacaktır. "Kan ve Kökler", bir genç kızın ailesinin karanlık sırlarıyla yüzleşmesini, özgürlük için verdiği savaşını ve küllerinden doğuşunu anlatan soluksuz bir dram. Aşk mı, intikam mı, sadakat mi… Yoksa hepsi bir illüzyon mu? Dicle`nin gözünden bak bu dünyaya… çünkü bazı savaşlar sessizce kazanılır.

Küçük bir kızın yaşadığı çile ve aşk hayatı. Bazen aşk intikama ağır basardı bazen ise intikam aşka ağır basardı bu yalınay`ın kişiliğine kalmış bir şeydi. Bu hikayede yanan tek kişi vardı.. oda yalınay`dı.. intikam almadan durmayacaktı.

Ailesini küçük yaşta trafik kazasında kaybettiği için o günden beri hayata karşı pozitif, enerjik, sevdiklerine değer veren Deren`in birde başa çıkamadığı alt komşusu vardır. Alt komşusu olan Deniz Deren`in yaptığı seslerden dolayı şikayetçidir. Deren Deniz`den ilk geldiği günden beri nefret etmeye başlar... Deren`in ve Deniz`in nefretleri aşka dönebilecekmiydi? İyi okumalar...

Ortaokuldan beri arkadaş olup sürekli kavga eden Ece ve Alaz`ın hikayesi ~En Güzel Aşklar Nefretle Başlar

" Abinle tanıştığımız ve takipleştiğimiz dönemlerde arada senden bahsediyordu. Bildiğim kadarıyla üniversite bitirmişsin ama çalışmıyormuşsun. Ha bide dil mezunuymuşsun senden istediğim kısıma gelirsek, oda şu... Babam gilin şirketinde işe tercüman olarak başlamanı ve onlara başarını göstermeni istiyorum. Bence yapabilirsin. Bir şey daha var. İki buçuk aylık bir süreçte nişanlım olmanı istiyorum. " 🏍🏍🏍🏍🏍 " Toprağın vaat ettiği anlaşmayı kabul ediyorum. Fakat tek bir şartla. " Toprak yerinde dikleşti " Ne istersen. " Dediğinde güldüm çünkü bu kolay olmuyucaktı. " Benimle birlikte olmak istiyorsan bütün mal varlığını bana devrediceksin." Dediğimde sözümün hemen ardından elini onaylamış gibi kaldırdı. Bu el bizim sözleşmemizin bir yanıtıydı. Sakin adımlarla ayağa kalktım ve kaldırdığı eli tutup sıktım. Oda yavaşça ayağa kalktığında yüzüne görmek için kafamı kaldırdım. " Hayırlı olsun ortak " Dediğimde güldü ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. " Ortak deme lazım olur " Dediğinde benim gözlerim şaşkınlıkla büyürken onun gözlerinin içi adeta gülüyordu.

Bu roman çizim konusunda kendini geliştirmek isteyen ama hep engellenen bir kızın hayatını ele almaktadır.

Açelya`nın Hikayesi...

Numara sallasam en fazla ne olabilir ki?

"İnsanlara güvenmek beni ne hale getirdi görüyormusun Agâh, çaresizleştiriyor ve süründürüyor..." Agâh gözyaşlarımı silmeye çalışıyordu, silmiyordu, acı içinde tepindiğim için. "Eslev meleğim, n`olur yapma..." dedi içinden canını sökmüşlerdi sanki. Benim kalbimi alıp götürdüler Agâh, bırak biraz yansın canım. "Hayır! Melek değilim ben! İğrenç bir insanım, k-koruyamadım onu... Yandı... Agâh yandı, canım gitti Agâh..." Bazen şeytanların meleğe dönüşmesi gerekirdi, bazen ise meleğin bir şeytana dönüşmesi gerekirdi. Çünkü; meleğin canını alırlarsa dönüşeceği kişi şeytandan başka birisi değildir.

Ben on üç yaşında bir boşnaklıyım . Benim hikayem babam gözlerimin önünde öldükten sonra başladı.Babam giderken arkasında henüz adını bile bilmediğim düşmanlar ve koca bir geçmiş bıraktı. Ben savaşın içinden geldim ve bu hikayenin sonunda savaşın içinde yok olup gideceğim . Bu acı gerçekle , ölümle yüzyüzeyken yüzleştim. Başta benim hikayem olan sonradan, ailesi gözleri öününde öldürülmüş . Hayatı , geleceği , ellerinden alınmış . nice benlerin hikayesi oldu . Bu hikayede iki taraf var . Mazlumlar ve zalimler .

B~ "Karanlık... Ama zifiri karanlık. Tek bir ışık tanesi bile yok. Zihnimin içi... Karmaşık. Kimim ben? Amacım ne? Yolculuğum nereye? Ne yapıyorum yaşamak için? Sahi, yaşamak ne demek? Anlatsanıza bana ne demektir yaşamak? Nefes alıp vermek mi? Hissetmek mi? Düşünmek mi? Hislerim de düşüncelerim de ayrıkken birbirinden soluk almak beni yaşıyor kılar mı?" Karmaşık ve parça parça bir zihin... Savaşan ve pes etmeyen olgunlaşmak zorunda bırakılmış bir çocuk... Ve... Onu destekleyen, onu hiç yalnız bırakmayan ve onu o anlatmadan da anlayan bir kız... Her şeyin daha da sarpa sarmasını sağlayan ve kendini açık etmeyen bir katil... Onların bu karmaşık dünyasına adım attığında yüreğinin sesini dinlemek gerekiyor sadece. Akıl burada sınır dışı... Yüreğin elden gitmeden bu hikâyenin sonuna gelebileceğini düşünecek kadar güveniyor musun kendine? Öyleyse durma, gel. Çıkmaz Sokak sizi bekliyor

Bazen hayat, en derin denizlerin dibindeki saklı bir inci gibi parıldar... Ama onu bulmak için karanlık sulara dalman gerekir.

Yüzyılın kışı diyorlardı o seneki kışa... Yabani, bir kısrak gibi kişneyerek şahlanmış da şahlanmış alabildiğine hoyratça esiyordu poyrazı karayeli... Buzdan geceler hüküm sürerken, biri vardı yatağında ter döken. Onun adı anaydı... Yüreğine matem çökmüştü oğlu, her anacığım dediğinde. Ayağı taşa takılsa oğulların ve kızların, ne zaman anacığım deseler; her bir kelimenin hecesi kanatlanıp yol bulur ve anaların yüreğine konardı... Uyku tutmamış sabaha kadar, yasa bürünmüştü Edibe kadın. Oğlu, ateşler içinde "anacığım" diye inledikçe, anasının yüreğine kızıl oklar saplanmıştı. Biri daha vardı rüyasında kabuslar gören. Yaman`ı can evi, mahremi, sürekli kendisinden kaçıyordu... Sabah olup uyandığında bedeninde bir ağırlık vardı, elinde olsa yataktan hiç çıkmazdı. Emektar elleriyle gözlerini yokladı, gözleri hala ıslaktı. Bu yaşlarda neyin nesiydi? Sabaha kadar rüya görmüş ve rüyasında ağlamıştı ama gözlerindeki ıslaklık sanki gerçek gibiydi...

Bakışları bir ok gibiydi Ve ben o okun bir gün Kalbimi deleceğini bilmiyordum... Asya 21 yaşında üniversite son sınıf öğrencisiydi. Babası Oktay sezer ise en çok korkulan mafyalardan biriydi. Oktay sezer o gün kızına yeni bir koruma tutmuştu. Ama Oktay`ın bilmediği bir şey vardı. Kızını koruması için tuttuğu o koruma, yıllar önce öldürdüğü mafya düşmanının oğluydu. Ayaz, anne ve babasını ondan alan adamı öldüreceğine dair söz vermişti. Planı; ailesini ondan alan mafyanın inine sızıcak, en savunmasız halinde onu öldürecekti. Ama Ayaz`ın bilmediği bir şey vardı. Koruması olarak gittiği yerde, ailesini katleden adamın kızına aşık olacağını bilmiyordu.

Biz zorla evlendik bana haramıydı cehenem demişti evet cehenem oysa bende alevdim. Orda yanmayı bekleyen bir kalbim vardı.Ben Mizgin doğmayan güneşime patlasın silahlarAğıtlar yakılsın ölümüme...

Anlaşılamayanlara..

Yağmur tanıdığı her şeyi geride bırakıp yeni bir hayata adım atmak zorunda kalır okulların açılmasına 2 hafta kala taşındıkları yeni şehir ona sadece yabancı duvarlar değil yepyeni sorular ve sürprizlerle dolu bir yolculuk sunar. Oğuz ve Yağmurun hikayesi...

Direksiyon başında, hayatı arkada bırakıp yoluna devam eden, lafını sakınmayan, sözüyle adam devirecek cinsten biri. Ağzı torba değil ki büzesin, yüreği taş değil ki sıkasın. Ne birilerine yaranmak gibi bir derdi var, ne de aşka boyun eğmek gibi bir niyeti. Ama hayat, yolda karşısına çıkan çukurlar gibi; ne zaman ne olacağı belli olmaz. Cevriye, her müşterisiyle farklı bir hikayeye dalarken, bir yandan da kendini, geçmişini ve yüreğindeki o ince sızıyı sorguluyor. Mahallede herkes onu tanır, sever ama bir de başının belası Kazım var… Bitmek bilmeyen aşkıyla Cevriye’yi deli eden, ama bir türlü vazgeçmeyen Kazım! Onunla yaşadığı atışmalar, mahallenin en büyük eğlencesi. Peki ya Cevriye? Onun için aşk, vites geriye takılınca unutulan bir şey mi, yoksa hiç fark etmediği bir yol tabelası mı? Hayat hep gaza basarak mı yaşanır, yoksa bazen frene basıp aynaya bakmak mı gerekir? "Cevriye Yollarda", hem kahkaha attıran hem de yüreğe dokunan bir hikaye.

Derin gayet normal hayat yaşayan bir genç kızdır. Babasının işi yüzünden başka ülkeye taşınan Derin`in hayatı tepetaklak olmuştur. Gelin hep beraber Derin`in hayatını okuyalım.

Zeynep 19 yaşında tıp fakültesi okuyor, ailesi ise Antalya’da, kendisi ise İstanbul’da yaşıyor. Zeynep her gece yaptığı gibi yürüyüşe çıkmıştı. Son olaylardan sonra dışarı çıkmakta korkuyordu. Bu yüzden yanında biber gazı alıyordu. Bir kaç sokak sonra bağırış sesleri duyulmaya başlamıştı. Zeynep eline telefonu aldı. Tam polisi arayacaktı. Fakat bir el onun kolunu tutup polisi aramasını engellemişti. Zeynep tam cebindeki biber gazına yönelmiştiki maskenin ardındaki ses “sakın!”

Karanlık sırlar, silahların gölgesinde yaşayan bir kalp.melisa küçük yaşta kaçırıldı ve bir ajana dönüştürüldü. Emir almaya alışmıştı hissetmeye değil. Tek hissettiği intikam ateşi idi. Ama intikam yolunda karşısına çıkan bir adam onu yerle bir etti. İki düşman bir kader,ve tek kural:Aşık olma. Peki ya kurallar bozulursa ?

Asel ve Arel yaşadıklarına daha fazla dayanamayıp evden kaçtıklarında bir oyunun broşürünü bulurlar. Oyun bir takım oyunudur ve kazanan takıma para ödülü verilecektir. Başta kararsız kalsalar da en sonunda oyuna katılmaya karar verirler. Bu oyun sırasında hepsi biribirinden farklı 6 arkadaş edinirler. Oyun ilerledikçe katıldıkları oyunun sırları da ortaya çıkmaya başlar. İki kardeş bakalım bu oyundan sağ çıkabilecek mi yoksa toparlanmak için katıldıkları oyun onları daha da mı dağıtacak? *** Hayatın zalimliğinden yoruldunuz mu? Kafa dağıtmak, hayattan biraz uzaklaşmak mı istiyorsunuz? O fırsat size geldi. Yaralı Kalpler size bunun için bir şans veriyor. Sen de gel hem eğlen hem de kazan.

Lidya ve Kılıçın hayatı

Ella ve karamın arasındaki olmayacak aşkları

Bazı hikâyeler mutlulukla değil, sessiz bir veda ile biter. Ayda ve Rüzgar… İki genç, iki yalnız kalp. Yanlış bir mektup, yollarını kesiştirir. Ve bu tesadüf, içlerinde sakladıkları acıları gün yüzüne çıkarır. Aşk sessizce büyürken, Ayda büyük bir gerçeği gizlemektedir. Rüzgar, her şeyi öğrendiğinde artık zaman kalmamıştır. Ve geriye, söylenememiş sözler, tutulamamış eller ve yarım kalmış bir sevda kalır. "Bir Gülüşün Ömrü", geç kalınmış sevgilerin, suskunlukla örülen duvarların ve gözyaşlarıyla yazılan bir vedanın hikâyesi. Çünkü bazen bir gülüş… bir ömrün ağırlığını taşır.