" İlay sakın yapma!. " Ama ilay Halil`i bile duymamıştı. Silahını karşısında ki babasını öldüren katiline doğru uzatmıştı . " Sen, benim babamı öldürdün. " Demişti İlay içinde ki öfkesine sarılırken. " Şimdi, ölme sırası sende. " Diyerek, hiç düşünmeden birkaç el atılan kurşun sesleri havaya karışmasını sağlamıştı. Sesler havaya karıştığın da, arabanın önün de öylece hareketsiz bir biçim de tepki vermeyerek uzanmış adama bakıyordu. Babasının katilini vurmuştu çünkü . Babasını acımadan vuran adama, tıpkı ona acımadığı gibi sıkmıştı tüm kurşunu..

Bu kitap Siz ile Newt arasında geçiyor.tabikş diğer karakterlerde var ama ilişki olarak Newt.Bütün Filmi yazmıcam sadece Newt`in öldüğü yerden bikaç kısım önceden başlıcam (umarım demek istediğimi anlarsınız)

Sekiz yaşında ailesinin ölümünden sonra yetimhanede kalan Avelia Duncen, o yaşında hayata dair tüm umutlarını yitirmiştir. Çok sessiz, hiç gülmeyen, arkadaş edinmeyen bir kız olmuştur. Yetimhanede on yılını bu şekilde geçirdikten sonra artık reşit olduğu için ayrılma vakti gelmiştir. Kendine yetimhane müdürünün verdiği üç beş kuruşla eski bir ev tutmuştur. Onun için artık hiçbir şey önemli olmadığından sadece başını sokabileceği bir yer yeterlidir. Bu yüzden evin eskiligini pek umursamamıştır. Ancak bir gün odasındaki boy aynasında hissettiği gariplik tüm hayatını değiştirecektir.

İyi okumalar dilerim şimdiden,yorumlarınız önerileriniz benim içindir önemlidir lütfen elinizden geldikce uzak durmamaya çalışın yorum yapmaktan 😇

Ben Derin ÖZKAYA lise üçüncü sınıf öğrencisiyim derslerim her ne kadar iyi olsa da okulda çıkarttığım anlaşmazlıklar ve kavgadan dolayı birçok okuldan atıldım ve açıktan okumaya başladım ama hayatımın ne kadar değişeceğinden habersizdim Herkes kendi kaderini kendi belirler ama ben kaderime boyun eğmedim yapmamam gereken işleri yaptım bulaşmamam gereken suçlara bulaştım ve hayatın bana karşı oynadığı bu oyunda ya kazanacaktım ya da kaderime boyun eğecektim...

Ölüm bana bir nefes kadar yakın, yaşam bir aşk kadar uzaktı..

dizi replikleri

Bazı geceler sadece karanlık getirmez; bir hayatı sessizce paramparça eder. Ela, o geceyi yıllardır unutamıyor. Yağmurun sesi, motorun uğultusu, annesiyle babasının bir daha geri dönmemesi. Çocukluk hafızasına kazınan o karanlık gecenin ardından, cevaplar hiç gelmedi. Yıllar sonra, bir tesadüf onu geçmişin izleriyle yeniden karşı karşıya getiriyor. Bora, geçmişten kaçtığını sanırken Ela’nın sorularıyla yüzleşmek zorunda kalıyor. Kesişen hayatlar, gizlenen gerçekler ve unutulmaya çalışılan bir dokunuş. Gerçek ne kadar derine gömülürse gömülsün, bir gün ortaya çıkar. Ela ve Bora’nın hikâyesi, sadece kaybolan bir gecenin değil, kaybolan bir çocukluğun da izini sürüyor.

Düşman soyların içerisinde yeşeren aşk

Zeynep, bir mafya tarafından kaçırılıp köle olarak çalıştırılan, pavyonlarda oynatılan, mafyaların elinde oynatılan bir kızı kurtaran Efe ile hayatı...

> Nehir, geçmişin sessiz çığlıklarını hâlâ kalbinde taşırken, Aras’la karşılaştığında bir şeylerin yanlış olduğunu hisseder. O bir katil olabilir. Ama ya gerçek aşk onu durdurabilecek tek şeyse?Nehir;kalbinin sesini dinleyerek herşeyi göze alır.Aras`a kalbini açarken ölümle dans ettiğinden habersizdir. Bir cinayetin izleri, bir aşkın kalbinde yeniden canlanıyor. Aşk mı, akıl mı? Güven mi, ölüm mü? Cevaplara hazır mısınız? ~Gitmeden yorumunu bırak,bu hikayede beraber yürüyelim🤍💌

Asosyal kadını baştan çıkarmaya ve kendine aşık edeceğine iddiaya giren Kaan`ın yolculuğu

Bir felaketin içindeyken bazı insanlarla tanıştım o insanlardan nefret edeceğimi düşünürsen o insanları sevmeye başladım damgalanmış yedi çocuktan farklıydım onların kolunda sadece mavi ateşte amcası varken ben de hem mavi hem de kırmızı ateş damgası vardı bir felakette nasıl mutlu olabilirsek öyle bir şey olmuştur ardından hikayemize 8 kişi daha dahil oldu birbirimizden ilk nefret etsek de sonra birbirini çok sevdim Koray ve ben bir hikaye başlangıcı oldu biz mutsuz olduğumuz gün mutlu olduğumuz bir felaketdeydik

Babasının zoruyla köylü kız ile nişanlanan ünlü iş adamı Özgür`ün yolculuğu

Elif ve Arda`nın çelişki ilişkileri ve ayriliklari

Bu uygulamada yeniyim... Bir baba tarafından satılan kızın aşk/kanlı/cinayet ve Mafya hikayesi ile karşınızdayımm...

pusulam bozuldu o gece... kırmızı aya bakarken, seni düşündüm. Yolumu kaybetmedim; çünkü yol sendin

Yağmur Atılgan aşka inanmayan sadece iş ve gelecek odaklı olan bir kız taa ki karşına Cenk Korkmaz çıkana kadar. Yağmur Atılgan`ın karşısına Cenk Korkmaz çıktığı an kartlar yeniden dağıtılıyor. Cenk ve Yağmur`un hikâyesine hazır mısınız?

Doktor olan Yeliz bir askeriye bölgesine, asker tedavisi için gider. Fakat bu çatışmadan kurtulabilecek mi? Belkide bu hikaye kötü sonludur.... Hayal gibi bir hayattayken, ya kabusta bogulursa? Yıl 2036....

"Kim bir mafyanın işlediği cinayeti ihbar edebilir ki? Hem de kanıtlarıyla beraber? Kim bu yürek yemiş it?" diyerek öfkeyle elindeki bardağı sıktı Turan. İç çeken Kadir ise elindeki dosyayı uzattı, dosyayı alıp açan Turan`ın kaşları havalandı dosyadaki fotoğrafı görünce. Bir kadın. Aslında daha çok bir çocuk sayılırdı bu kız. Ufak yüzü, uzun perçemli dalgalı saçları ve mavi gözlü bir kızdı karşısındaki. "Kim bu Kadir? Dalga mı geçiyorsun sen benimle?" "Hayır abi. Bu kadın seni ihbar etmiş. Kanıtları bile bu vermiş. Cesareti takdire şayan gerçekten. Sen sorgu için emniyete girdiğinde o tam o an çıktı yanından geçip. Mahkemede gazetecilerin arasında oturup izledi mahkemeni ve hatta sen cezaevi aracına bindirirken de izliyordu." "Bu kız çocuğu nasıl yapsın lan o dediklerini!?" "Kız çocuğu dediğin 28 yaşında eski savcı."

bir kızı takıntı edip ona ait olmasını sağlayan üzerine kız onu sevmiyor diye kıza işkence yapan hikaye ile karşınızdayım...

“Bazen bir mektup, unuttuğun bir hayatı geri getirir.” Defne, geçirdiği kazadan sonra hayatına kaldığı yerden devam etmeye çalışan genç bir kadındır. Ancak beyninin derinliklerinde kayıp bir yıl, yüreğinin orta yerinde sebebini bilmediği bir boşluk vardır. Ta ki bir sabah, posta kutusunda adına yazılmış, kimden geldiği belli olmayan bir mektup bulana kadar... Zamanla artan mektuplar onu geçmişine, unutulmuş duygulara ve karanlık bir sırrın içine çeker. Her satır, bir hatırayı canlandırır; her anı, onu bir adama biraz daha yaklaştırır: Emir. Ama Defne hatırladıkça yalnızca aşkı değil, kendi karanlık tarafını da keşfeder. Ve bazen, bazı şeyler hatırlanmamalıdır... Bir aşk hikâyesi gibi başlayıp bir bilmeceye dönüşen bu roman; hafızanın, kalbin ve vicdanın sınırlarını zorluyor. Peki sen... geçmişi hatırlamaya cesaret eder misin?

Tehlikenin tam göbeğindeyken bile aşkı bulabileceğimizin bir kanıtı...

> “Beni parça parça severken, bütün bir kalbimi aldın…” Aden, aşkı yüreğinde taşıyan bir kadındı. Masumiyetiyle, sabrıyla ve inancıyla Efe`nin duvarlarını yıkmaya çalıştı. Efe ise hayatın acımasızlığını içselleştirmiş, soğuk ve duygularını bastırmış bir adamdı. Başta Aden’e karşı umursamazdı; ama zamanla o da bu aşkın içinde kayboldu. Aşk büyüdü. Tartışmalar, barışmalar, tutku ve kırgınlıklarla örülü karmaşık bir hikâyeye dönüştü. Tam her şey düzeliyor derken Aden kaçırıldı… ve Efe, onu kurtardığında artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Çünkü Aden, sadece fiziken değil, kalben de yaralanmıştı. Efe`nin ihaneti, Aden’in güvenini paramparça etti. Aden boşanmak isterken, Efe bu kez vazgeçmedi. Sevdiğini ilk kez gerçekten hissettiğinde, onu kaybetmek üzeredir. “En Güzel Yıkım”, aşkın sadece bir kavuşma değil, bazen bir yıkım olduğunu hatırlatan derin ve etkileyici bir hikâye. Bir kadın hayal kırıklıklarıyla nasıl yeniden doğar? Ve bir erkek, kaybettiği bir kalbi geri kazanmak için neleri göze alır?

Peki ya o olayda nerdeydin sen?