beğenirsiniz umarım ama kötü yorum yapmayın...

Çok konuşurdum ben. Hiç susmazdım. Hep neşeliydim. Konağımızın neşe kaynağıydım. Ama herşeyimi aldılar benden. Babam benim iyiliğime diye düşündü belki ama benim neşemi aldılar. Benliğimi, bedenimi ve ruhumu aldılar. Gözlerimdeki o boş bakışı bile görmediler. Ben Zerda ASRIN... Gelin gittiği ailenin soyadını bile alamayan Zerda. Şiddet görmekten asla hamile kalamayan Zerda. Bugün imam nikahlı kocasının düğünü olan Zerda. Üstüne kuma gelecek olan Zerda. ~~~~~ Baş karakterimiz kumayı getiren ağa değil. Asıl erkek baş karakterimiz 4-5. bölümler de çıkacak ortaya. Keyifli Okumalar dilerim.

Hiç bir yere gidemezsin çünkü sen benim Bestemsin.🤍

Burslu olarak koleje giden İnci Su, okulun popüler çocuğu olan Giray`la ilk günden tartışır tartışma sırasında Sessiz çocuk olarak bilinen Sinan İnci`yi korur

Eva, tıpı bitirip ailesigilin yaşadığı şehre hem tatil için hem de abisinin nişanı için gider. Gittiği gün oturdukları mahalledeki karşı evlerine yeni birileri taşınıyordur. Annesi hayırlı olsuna gitmeleri için ısrar eder ve Eva gitmek zorunda kalır. Orada ise evin büyük oğlu polis Ilgaz ile tanışır ve hayatına ani bir giriş yapar. "Hayatıma girdiğin gün, benim yeniden doğduğum gün oldu, komşu kızı. "

Melis adındaki kızın 14 yaşından itibaren yaşandığı olaylar.

İzel Birsen, Koçal Reklam Şirketinde çalışan. Ve Mahzar Koçal`ın asistanıydım. Lakin... Mahzar Bey`in oğlu Rusya`da ki işini bitirerek ilk kez Koçal şirkete CEO olarak gelir. Asistanı hamile olduğu için asistanını Rusya`da bırakması gerekince, şirkette geçici süreliğine bir asistana ihtiyacı olur. Ve bu piyango bana vurur... içerik vardır...

Üniveside okuyan Açelya Erden karanlık bir geçmişe sahiptir.Okullarina gelen ünlü bir iş adamı onun hayatını aniden değiştirir.Çınar (Polat) Yaman ünlü bir iş adamı ve aynı zamanda örgüt lideri olan Çınarın işleri plandağı gibi gitmez ve hayatına aniden giren Açelya onun hayatını tamamen dediğiştirir.Bu bir aşk hikayesi mi yoksa saf nefret mi?

"Bazı yaralar görünmezdir. Bazı ihanetler ise sessizce izler." Elise Nurhan Saruhan ile Atlas Kerem Varnalı, çocukluklarında birbirlerinin her şeyi oldular. Ama büyümek, bazen insanın kalbini değil, kaderini değiştirir. Yıllar sonra yolları yeniden kesiştiğinde, bu sefer bir anlaşmalı evlilik kağıdının iki ucundalar. Ama mesele yalnızca bir imzaysa, neden kalp bu kadar sızlıyor? Çünkü bu evlilik, sadece geçmişin değil, intikamların, sırların ve kirli oyunların da gölgesinde kuruldu. Elise, ailesinin karanlık geçmişinden kaçtığını sanarken, aslında içinden geçiyordu. Atlas, sevmeyi bile unuttuğu bir hayatta onun gözlerinde geçmişini buldu. Ama bu oyunda herkes bir şey saklıyordu. Ve bazı sırlar, sadece kalp değil, hayat da yakardı. Mafya hesaplaşmaları, kırık bir aşkın izleri, iç içe geçmiş yalanlar ve gerçeği susturmak için atılan her adım... Bu hikâyede kimse masum değil. Ve herkes bir gün ihanet eder—kendine bile.

17 yaşındaki bir kız, yağmurlu bir akşam şehrin arka sokaklarında karşıdan karşıya geçerken bir motor kazasına karışır. Motorda 19 yaşındaki Altay vardır. Kaza hafif bir çarpmayla atlatılır ama bu olay, ikisinin yollarını beklenmedik bir şekilde kesiştirir. İlk başta birbirlerine tamamen yabancıdırlar, fakat aralarındaki gizemli bağ zamanla romantik bir hikâyeye dönüşür.

Aşk, kalbin en derininden fışkıran, ruhu aydınlatan, bazen bir kelebeğin kanat çırpışı kadar narin, bazen de bir okyanusun sonsuzluğu kadar derin bir bağdır. İhanet, en beklenmedik anda saplanan zehirli bir ok gibi, güvenin enkazı üzerinde yeşeren acı bir çiçektir. İntikam, ruhun karanlık dehlizlerinde yanan, sönmek bilmeyen bir alevdir; külünden yeniden doğan bir öfke fırtınasıdır. Karanlık, umudun fısıltılarının bile kaybolduğu, bilinmeyenin sırlarını saklayan, sessiz ve derin bir örtüdür. Işık, karanlığın yırtıldığı yerde doğan, umudun parıltısı, yol gösteren bir fener ve kalbi ısıtan bir güneştir. Heyecan, ruhun kanatlandığı, kalbin ritminin hızlandığı, geleceğe dair tatlı bir bekleyişin içimizde yarattığı ışıltılı bir titreşimdir.

Dünyanın en büyük suçu... aşk adını taşır. Bir kozmetik imparatorluğunun varisi olan Elif Karan, güzellik dünyasının ışıltılı yüzü arkasında nice hırsın saklandığını çok iyi biliyordu. Ancak varisliği tehdit altına girdiğinde, karşısına Baran Aksu adında karanlık ve etkileyici bir adam çıktı — ve onu kurtardı. Elif zamanla ona güvendi, kalbini açtı ve aşkıyla bu ilişkiye bağlandı. Ama farkına varmadan çoktan planlanmış bir tuzağın içine düşmüştü. Baran, aşk adı altında gizli niyetlerini adım adım uygularken, Elif’i ve ailesini geri dönüşü olmayan bir noktaya sürükledi. Ve sonunda kozmetik dünyasının zirvesine çıktığında... Fark etti ki: Bu aşk oyununda dünyayı kazandı, ama Elif’i kaybetti. Bir niyetle başlayan bu hikâye, geri dönüp bakıldığında... Güzel ve huzurlu bir sona ulaşabilir mi?

Mardin`i ikiye bölen Deliran ve Mirzade aşiretleri, bu düşmanlığı bitirmek için çocuklarını evlendirirse en fazla ne olabilir ki?

Mardinde bir şirketin avukatligini yapmaya baslayacagim ne olabilirki

Mahpare, en yakın arkadaşının abisi Giray’a yıllardır gizliden gizliye aşıktır. Cesaretini toplayamaz, bu yüzden gizli numarayla ona mesajlar atmaya başlar. Giray aslında kimin yazdığını anlar ama belli etmez; çünkü o da Mahpare’ye âşıktır ve bu gizli oyunu sürdürmeye kararlıdır.

Başlangıç: 27.06.24 Yüksek tavanlı salonun ortasında, rengarenk süslemelerle donatılmış masaların arasında dolaşan genç bir kadın vardı. Etrafındaki konuklarla içtenlikle sohbet ediyor, gülüşü neredeyse ışık saçıyordu. Güzel gözleri vardı, o yaşına kadar herkes ona böyle söylemişti. Kırmızı elbisesi, kırmızının en güzel tonuydu, saçları, siyah renginin en koyusuydu. Tam o sırada, salonun diğer ucunda, kravatı gevşemiş ve gülümseyen bir adam belirdi. Yeterince uzun boyluydu, esmerdi. Adam, çevresinde tanıdık bir yüze bakınırken kadının elbisesi dikkatini fazlasıyla çektiğini fark etti ve istemeden de olsa kadına odaklandı. "Bu kim?" diye geçirdi içinden. Kadını kendisinin tanımamasına rağmen, birçok kişinin kadını tanıdığını fark ettiğinde kadının gözleri, salonda dans eden gelin ve damattan, o adama kaydı.

Sadece annemin eklenmesiyle başladı her şey

Karanlık Tutku Tutkunun yasakla buluştuğu yerde, hiçbir kural geçerli değildir... Nil, geçmişin küllerinden doğarken, karşısına çıkan Kerem’de hem aşkı hem arzuyu yeniden keşfeder. Ama bu bedenlerin savaşı sadece zevkle değil, sırlarla da örülüdür. Romantizmle ateşin iç içe geçtiği, dokunuşlarla dolu bu hikâyede, hiçbir gece masum kalmayacak...

Kapak tasarımı :Zei 09.06.2025 "Akşam üzeri sahilde yapılan yürüyüş kadar huzur veriyorsun." Ettiği iltifat ile gözlerimi kapadım. Bu çocuk beni deli edecekti, iyi anlamda. İlk defa birini bu kadar çok seviyordum. O kadar iyi anlaşıyorduk, o kadar iyi arkadaştık ki, ona olan sevgimi ön plana çıkarmaya utanıyordum. Siz hiç bir arkadaşınızdan hoşlandınız mı? Veya arkadaşlığınız biter diye söyleyemediniz mi? Ben yaptım.

“Hayat bazen en derin kırılmaları en sessiz kalplere yazardı.” Duru, sevilmekten çok dayanmayı öğrendi. Ferit, yürümekten çok vazgeçmemeyi... Bir kazayla savrulan hayatlarında, sadece bedenler değil, kalpler de yara aldı. Ama her yara, içine biraz ışık sızdırırdı. Bu roman; susarak sevenlerin, gözyaşlarıyla güçlenenlerin ve yıkıldıkları yerden el ele doğrulanların hikâyesi. Çünkü bazen yürümek, sadece ayakla değil... yürekle olur.

Zamanın ortasında hapsolunmuş gibiydim. Olduğum yer, suçluların rahatlıkla cirit attığı yerdi. İki taraf vardı. İki tarafta beni kendilere çekip, yeni bir suçlu yaratmak istiyordular. Katilin kız kardeşi olmam, onlar için potensial bir katil olacağım anlamına geliyordu. Korkumun beni hapsettiği yer hapishanelerden bile daha kötüydü. Ortada sıkışıp kalmıştım, hangi tarafı seçsem iyisi yoktu. Kötünün kötüsü vardı. Sesimi çıkarırsam anında öldürülecektim. Sessiz kalırsamda, kendi kendimin katili olacaktım. Beni dönüştürmek istedikleri insan farklıydı. Benim dünyam, küçük bir odanın içinde geçiyordu. Onların dünyası, masum insanların kan bataklığında. Cihan Hanzade abim, bir masum insanın kalbini sekkiz tane bıçak yarasıyla durdurmuştu. Onun kanlı elleri benim hayatımıda kana bulamıştı. Hapse girdiği an, benimde hayatımı demir parmaklıklar ardına salmıştı. Herkes kendi suçlarından yükümlü olmalıydı. Kimse kimsenin yaptığının bedelini ödememeliydi. Bedel ödemem için beni seçmiştiler. Bir taraf, abimin yerine geçip yeni cinayetler işlememi istiyordu. Bir tarafta, intikam için beni kuklaları yapıb tımarhanelik etmek. ☆☆☆ Ayak tabanımdan çıkardığım cam kırığının sesi tozlu beton zeminde yankılanırken, kan küçük damlacıklar halinde parmaklarımın üzerine aktı. Bileğimi kavrayan parmakları, daha fazla cam batıklarını çıkarmamı engelledi. Korkunun gözlerime tırmanmasına izin vermedim. Buz gibi sesi, gri gözlerindeki canilik, ensemde bir ürperti yarattı. "İki seçeneğin var Ceylin. Ya bana gelip herkesin ölüm meleği olursun. Yada kendini korumak için yaşam meleği. Yerinde olsam birinci şıkkı seçerdim. Yoksa seni öldürene kadar durmam."

Bu kitap bir çocuğun öylesine takıldığı kıza aşık olmasını anlatiyor5

((bu hikayenin "Yoko" adındaki karakteri benim, kiskanacaklar yada sevmicekler gidebilir, Chuuya ağırlıklı))

Anne babası ayrılan Nisan, velayetinin babasına verilmesi ile Japonya`ya taşınır. Arkadaşlarından ayrıldığı için üzülen Nisan; Büyük ailesi, yeni bir kültür, yeni arkadaşlar ve aşk ile tanışınca o kadar da kötü olmadığını ve daha iyi olduğuny fark eder.

Almina herşeyden habersiz her zaman olduğu gibi yeni bir dava almıştı fakat bilmiyordu ki bu dava onun hayatını değiştirecek