Lena, on iki yılını yetimhanenin kasvetli duvarları arasında, bir sırrı saklayarak geçirmişti: Rüyaları, sadece rüya değildi. Onlar, gölgelerin fısıldadığı, yozlaşmış bir şehre ve yaklaşan bir karanlığa dair ürpertici kehanetlerdi. Kendini her zaman "farklı" hisseden Lena, bu tuhaf yeteneğin ne anlama geldiğini hiçbir zaman bilememişti. Ta ki on ikinci doğum gününe kadar. Penceresine konan, ışıldayan gizemli bir kuş, Lena`nın eline parıldayan bir davetiye bıraktı. Davet, bulutların üzerinde süzülen, kadim bir taş adaya, Aetherium Akademisi`ne bir çağrıydı. Lena`nın yeni ruh hayvanı Lumin`in rehberliğinde, Fısıldayan Orman`ın derinliklerinden geçerek, Rezonans`ın nefes aldığı bu büyülü dünyaya adım attı. Aetherium`da Lena, evrenin her zerresini saran gizemli bir enerji olan Rezonans`ı ve onu kullanma sanatını öğrenmeye başlar. Üstat Elara`nın bilge gözleri altında, kendi içinde taşıdığı eşsiz ve tehlikeli gücü keşfeder: Saf Rezonans. Ancak Aetherium`daki hayatı sadece büyü ve keşiften ibaret değildir. Zeki ama mesafeli Kael ve neşeli, doğa tutkunu Lyra ile kurduğu arkadaşlıklar, ona hayatında ilk kez gerçek bir yuva hissi verir. Ancak rüyaların fısıltıları durmaz. Gölge Yıkımı`ndan yükselen karanlık bir tehdit, Kâbus Çağırıcısı, Aetherium`u ve tüm Rezonans dünyasını yok etmekle tehdit eder. Lena, arkadaşlarıyla birlikte, bu kadim kötülüğün uyanışını durdurmak ve kendi geçmişinin sırlarını çözmek zorunda kalır. Boynundaki gizemli tılsım ve kayıp Kâhinlerin Şarkısı`yla olan bağlantısı, onu bu savaşın tam kalbine sürükleyecektir. Lena, kimsesiz bir yetimden, Aetherium`un son umuduna dönüşürken, sadece kendi gücünü değil, aynı zamanda dostluğun ve aidiyetin gerçek anlamını da keşfedecektir. Ancak gölgeler derinleşirken, Kâbus Çağırıcısı`nın fısıltıları, herkesin duyabileceği kadar yakındır. Kâhinlerin Şarkısı: Gölgelerin Fısıltısı, fantastik macera, derin gizemler ve kalplere dokunan dostluklarla dolu nefes kesici bir yolculuğa davet ediyor.