Heykelcilik okuyan Begüm ilhamını kaybettiğini düşünür ta ki bahçede şarkı söyleyen çocuğu görene kadar.

Herkesin kaçtığı duvarları vardı Alya’nın; kimseyi yaklaştırmayan, kimseye açılmayan… Tugay ise o duvarlara yaslanıp bekleyen tek kişiydi. Biri geçmişin sessizliğinde kaybolmuş, diğeri geleceğe kahkahalarla koşarken suskunluğu seçmişti. Aynı okul, aynı koridor, aynı sır… Ve bir sabah, aynı kapının önünde başlayan o sessiz bağ. Ama kilitli kapılar her zaman içeriden mi kapanır? Yoksa bazen biri, seni oraya hapseder mi?

Eğlenceli aşk ve bol mizah dolu bir hikayede bize eşlik etmeye ne dersiniz?

Yüzyıllar sonra Dünya değişmişti. Artık Dünya yoktu. Zirvedeki insanların yarattığı yeni bir yaşam vardı. Lidya bu düzene ayak mı uyduracak yoksa büyük bir başkaldırı mı gerçekleştirecek? "Aptal olma çaylak" Ne demek istiyordu? Fazla soru sormak aptallık mıydı? Sadece burda neler olup bittiğini anlamak istiyordum. Elimdeki bardağı masaya bırakarak karşımdaki üstüme baktım. Belkide her şey onlar yüzünden başlamıştı. "Bunun aptallıkla ilgisi ne Kaptan? " Bu cesaret nerden geliyordu bilmiyordum ama küçük kız kardeşimi bulmam gerekiyordu. Bu yaşam hakkında bilgim olursa belki onu bulabilirdim. "Altından kalkamayacağın işlere girme çaylak, fazla merak kediyi öldürür" Dediklerinden sonra ayağa kalkmış ve uzaklaşmıştı. Bu işin altında bir bir yeniği vardı, emindim. .... (Bu kitap farklı bir distopyada geçiyor, "uyumsuzlar" ya da onun gibi bir şeyi örneklendirebiliriz. Anlamanız açısından yazıyorum.